“Kanser”sanırım günümüzün en ürkütücü ve soğuk iki hecesi. Çağımızda onca teknik gelişmeye rağmen kanser tedavisinde sağlanan gelişmeler yetersiz kalmaktadır. Şüphesiz kanser konusunda giderek artan toplum bilincine bağlı olarak kansere yol açan etkenlerin azaltılmasına yönelik önlemler, erken teşhis, gelişen ve çeşitlenen tedavi seçenekleri ile bazı kanserlerin tedavisinde önemli gelişmeler sağlanabilmiştir. Ancak yine de kanser teşhisi konan kişide ve yakınlarında o soğuk “kanser” kelimesinin yarattığı korku, endişe ve ümitsizliğin önüne geçilemiyor. Hasta ve çoğunlukla da sevenleri, yakınları uygulanan tedavinin etkinliğini artırmak için alternatif seçenekleri araştırıyor, inceliyor. Bazıları tedavi seçeneklerini o kadar ayrıntılı inceliyor ki, neredeyse bu konuda kitap yazacak. Hele o “tedaviye cevap vermedi!” cümlesi yok mu?
Burada devreye ticari yaklaşımlar giriyor. Çağımızın etkin iletişim aracı internet vasıtasıyla kontrolsüz bir şekilde, sevdikleri, değer verdikleri bu insan için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır bu insanlara kesin (!) çözümler pazarlayan “şifa siteleri” ya da “pazarlama zincirleri”.
DİKKAT İSMİMİ KULLANARAK “KIRMIZI REİSHİ” PAZARLAMASI YAPANLARA KANMAYIN!
Geçen gün bir arkadaşım beni aradı. Bazı kişiler kızkardeşine gelerek ellerinde üzerinde resmim bulunan bir kırmızı reishi ürününü arkadaş toplantılarında pazarlaması durumunuda kendisine kazançtan hisse vereceklerini söylemişler. Bu konudan haberdar olup olmadığımı öğrenmek istemiş. Kesinlikle bu tip pazarlama uygulamalarına kanmayın. Benim ismim konusunda bu sahtekarlığı yapanların pazarladığı ürünün ne kadar güvenilir olabileceğini artık siz düşünün!
“Doğanın Erdemi” köşe yazılarımla her hafta doğal ilaçlar ve tedaviler konusunda dikkatimi çeken ya da okuyucularımın ilgisini çekebilecek bilimsel gelişmeleri, kendi görüşlerimi de ilave ederek yorumlamaya çalışırım. Bundan bir kaç yıl önce, o zamanlar piyasada giderek artan bir popülarite kazanan ve Çinlilerin “ölümsüzlük mantarı” olarak isimlendirdiği “kırmızı reishi” üzerinde yapılmış bilimsel çalışmaları inceleyerek okuyucularımı bu konuda “bilimsel açıdan” bilgilendirmeye çalışmıştım. Yazım yayımlandıktan sonra kırmızı reishi pazarlayan bir firma izin isteyerek bu yazımı web sitelerine koydu. Ayrıca bir TV haber kanalında da kırmızı reishi hakkında bir programa katıldım. Doğrusu bu programın VTR’sinin de hâla sıklıkla izleniyor olması beni şüphelendirmişti, ama bu boyutta bir sahtekarlık yapılabileceğini düşünememiştim.
E-mail, telefon ya da bizzat gelerek benimle temasa geçen insanlar hastaları için Kırmızı reishinin etkinliği konusunda benim fikrimi soruyorlar. Benim kırmızı reishi konusunda ne bilimsel bir araştırma, ne de klinik uygulama şeklinde bir ilişkim bulunmamaktadır. Sadece bir bilim adamı olarak kırmızı reishi konusunda yayımlanmış bilimsel çalışmaların sonuçlarını okuyucularıma yararlı olacağı düşüncesi ile yorumladım.
Kırmızı reishi kanser tedavisinde etkili mi?
Kırmızı reishi ya da bilimsel adı ile Ganoderma lucidum, ağaç çürükleri üzerinde yetişen bildiğimiz kav mantarları grubundan bir mantar. O zaman yayımlanan yazımdan sonra bu konuda yapılmış yeni çalışmaları inceledim. Yapılan bilimsel çalışmalar içerisindeki ganoderik asit isimli triterpen saponinin deneysel olarak kanser hücreleri üzerinde etkili olduğunu, polisakarit bileşenlerinin ise bağışıklık sistemini uyardığını ortaya koyuyor. Ancak hâla etkinliğini değerlendiren bilimsel boyutta klinik çalışmalar yapılmamış (ya da bilimsel tarama motorlarına yansımamış). İçerisinde bulunan beta-glukan (1-3) grubu polisakarit bileşenlerinin (başka kaynaktan elde edilmiş) bağışıklık sistemini desteklediği konusunda klinik bazı bulgular da bulunmaktadır. Dolayısıyla kırmızı reishi ürünlerinin hem kanser, hem de bağışıklık sistemi üzerinde etkili olabilmesi MUHTEMEL, ama dediğim gibi klinik çalışma henüz yok. Yeni yayımlanan bir çalışmada kırmızı reishi mantarının içerisindeki beta-glukanın güvenilirliği test edilmiş. Sıçanlarda 3 ay süre ile uygulandığında en yüksek dozu ile bile (sıçanın kilogram ağırlığı başına iki gram) herhangi bir toksisite tespit edilmemiş. Yani herhangi bir risk ihtimali düşük.
Dolayısıyla, yayımlanan çok sayıda deneysel çalışmaların sonuçlarına bakıldığında kırmızı reishi kullanılmasının yararlı olabileceği düşüncesindeyim. ÖNEMLİ OLAN ÜRÜNÜN NE DERECEDE GÜVENİLİR VE KALİTELİ OLDUĞU. Sahtekarlıkla pazarlayanların ürünlerinin de güvenilir olamayacağı şüphesiz, kırmızı reishi yerine tahıl kepeği satan bile var. O nedenle mutlaka kalite belgelerini görün.