İnsan yaşam süresinin uzaması ile kadınlar yaşamlarının yaklaşık üçte birlik bölümünde kadınlık hormonu olan östrojenin yokluğunun yol açtığı uzun süreli ve belirgin değişikliklere maruz kalıyor. Şüphesiz, menopoz dönemindeki her üç kadından ikisi farklı şikâyetler ile karşı karşıya kalmaktadır; kemik erimesi ve kalp-damar hastalıkları gelişiminde artan risk, sıcak basması ya da gece terlemesi gibi vazomotor şikâyetler, uyku düzensizlikleri gibi sorunların giderilmesi temel tedavi yaklaşımlarıdır. Ancak idrar şikâyetleri, cinsel isteksizlik, saç, tırnak, deri ve mukoza gibi kısımlarda gözlenen değişikliklere bağlı sorunlar çoğu zaman göz ardı edilmektedir.
Tedavi amacıyla hormon uygulaması gerek göğüs kanseri ve kalp-damar hastalıkları gelişimi riskindeki artış ve gerekse bazı kişilerde (yüzde on) görülebilen yan etkiler nedeniyle farklı tedavi seçenekleri aranmaktadır. Seçenekler arasında soya ürünleri ve özellikle soya fasulyesinden elde edilen izoflavonlar östrojen benzeri etkiler göstermesi nedeniyle bazı menopoz şikâyetlerinin hafifletilmesinde dikkati çekmektedir. Bu konuda gerek saha çalışmaları (epidemiyolojik) ve gerekse klinik çalışmalar izoflavonların kemik erimesi ve bazı kadın kanserleri riskinin azaltılmasında yararlı olabileceğini ortaya koymaktadır.
Soya ürünleri haricinde izoflavon bakımından zengin bir başka kaynak ise kırmızı yoncadır. Ancak kırmızı yonca özütünün menopoz dönemi kadınlarda idrar şikâyetleri, cinsel isteksizlik, saç, tırnak, deri ve mukoza gibi kısımlarda görülen şikâyetler üzerinde etkinliğini gösteren yeterli insan çalışması bulunmamaktadır. Avusturya’da hastanelere menopoz şikâyetleri ile başvuran 40 yaş üzeri kadınlar üzerinde yürütülen ve bilimsel kriterlere uygun bir klinik çalışmanın sonuçları bu konuda bazı bulgular ortaya koyuyor.
Araştırmaya katılmayı kabul eden ve herhangi bir ilaç tedavisi (hormon ve diğer) görmeyen 109 hasta iki gruba ayrılarak üç ay süresince bir gruba günde iki defa 80 miligram kırmızı yonca izoflavon kapsülü, diğer gruba ise benzer görüntüde boş ilaç verilmiş. Üç aylık süre sonunda hastalarda sağlanan sonuçlar bilimsel tekniklerle değerlendirilmiş. Ardından kişisel etkenleri en aza indirebilmek amacıyla bu defa tam tersi bir uygulama yapılarak daha önce kırmızı yonca özütü verilen gruba boş ilaç, boş ilaç verilen gruba ise kırmızı yonca özütü yine üç ay süresince uygulanmış ve sonuçlar tekrar değerlendirilmiş.
Sonuçlar gerçekten dikkat çekici olarak görülüyor. Hastaların tedavi sonuçlarından memnuniyeti üst seviyede bulunmuş.
Daha iyi bir saç yapısı ve saç kırılganlığında azalma,
Vücutta tüylenmede belirgin azalma,
Cilt kuruluğunda belirgin azalma,
Göz kuruluğu ve yanma hissinde azalma,
Ağız mukozasında kuruluk ve yanma hissinde azalma,
Burun mukozasında kuruluk ve çatlak oluşumunda azalma,
Tırnak kırılganlığında azalma,
İshal ve kabızlık şikâyetlerinde azalma,
Cinsel isteksizlikte düzelme,
Duygu durumunda çok belirgin bir düzelme,
Uyku sorunlarında düzelme,
Yorgunluk hissinde azalma,
Sonuçları değerlendirirken dikkatimi çeken önemli husus, çapraz uygulama sonrası ilk üç aylık dönemde boş ilaç verilen hastalarda şikâyetler düzelirken, çalışmanın ikinci bölümünde ilk deneyde kırmızı yonca özütü verilip daha sonra boş ilaç verilen grupta düzelen durumun tekrar bozulması. Bu da kırmızı yonca özütünün sürekli olarak alınması gerektiğini gösteriyor.
Yukarıda listelenen şikâyetler aslında ilaç tedavilerinde öncelikli olarak pek dikkate alınmayan, ancak menopoz döneminde kadınlarda yaşam kalitesini olumsuz etkileyen sorunlar ve kırmızı yonca özütü bu konuda gayet yararlı görülüyor.