Bir Güney Amerika bitkisi olan Maté‘nin yapraklarından sıcak suyla hazırlanan çay ya da soğuk su ile hazırlanan içecekler (chimarrao, terere) artık sadece Güney Amerika halkları arasında değil, ülkemiz de dahil tüm dünyada yaygın bir kullanıma sahip. Bileşiminde bulunan polifenolik (kateşinler) ve fenolik (klorojenik ve kafeik asitler) maddelerin oranı çok yüksek (yüzde 80), ayrıca kafein (yüzde 8), teobromin (yüzde 2) ve saponinler taşıyor. Yani bildiğimiz çay ya da kahve gibi kafein taşıyan bir içecelerden çok daha yüksek kafein oranına sahip. Yüksek fenolik içeriğine bağlı olarak antioksidan etkisi önplana çıkarılıyor; kalp krizi riskini azaltıcı, DNA hasarına karşı koruyucu etkileri deneysel olarak da ortaya konulmuş. Ancak sanırım ülkemizde popüler olmasının nedeni deneysel olarak da ortaya konulan yağ yakıcı (termojenik) ve şişmanlamayı önleyici (antiobesite) etkileri. Nitekim geçtiğimiz dönemlerde çok popüler olan “Beşibir yerde” zayıflama çayının bileşenlerinden biri olarak dikkatleri çekmişti.
Brezilyalı araştırıcılar tarafından yürütülen çalışmalarda deney hayvanlarına önce 2 ay süre ile sadece yüksek yağ içerikli besin verilerek lipit değerleri yükseltilmiş. Ardından da 2 ay süre ile yüksek yağ içerikli besin ile birlikte mate özütü uygulanmış. Yapılan analizlerde hayvanların şişmanlamasının belirgin bir şekilde önlendiği, yüksek yağ içerikli besin verilirken artan serum trigliserit, kötü kolesterol (LDL) seviyelerinin belirgin bir şekilde düşürüldüğü ve iyi kolesterolün (HDL) yükseltildiği tespit edilmiş. Mate verilen hayvanlarda karaciğer yağlanmasının da belirgin bir şekilde azaldığı görülmüş. Yapılan deneysel (in vitro) çalışmada mate özütünün ince bağırsakta besinlerle alınan yağları parçalayarak emilimini sağlayan “pankreatik lipaz” enzimininin etkisini baskıladığı gözlenmiş. Dolayısıyla, matenin zayıflatıcı özelliğinin bu enzim üzerindeki muhtemel etkisine bağlı olabileceği düşünülüyor. Nitekim klinik uygulamalarda da kan lipit değerlerinin düştüğü bildirilmektedir.
Aynı grup tarafından yürütülen bir başka çalışmada ise, yüksek yağ içerikli besin ile birlikte mate özütünün 3 ay boyunca uygulanmasıyla şişmanlıkta rol oynayan leptin, adiponektin gibi onbir kadar genin ekspresyonunu belirgin bir şekilde azaltmış. Yani matenin etkisi sadece yağ yakıcı bir etki ile sınırlı değil. Şişmanlamamıza neden olan genler üzerinde de etkili olabilir.
Mate yapraklarının tüketilmesi riskli mi?
Mate yapraklarının sağlık için yararlarını ortaya koyan bu deneysel ve klinik bulgulara karşılık bazı Güney Amerika toplumlarında yürütülen bazı epidemiyolojik saha çalışmalarının sonuçlarına bakılarak sıcak mate çayı tüketimi ile ağız-yutak kanserleri arasında bir ilişki bulunabileceği şüphesi ortaya atılmaktadır. Ancak bu iddialara net bir açıklama getirilememektedir. Sadece sıcak içilen mate çayı için yapılan bu gözlemlere dayanılarak yeni yayımlanan değerlendirme çalışmalarında riskin çayın sıcak olarak içilmesinin yol açtığı ağız-yutak mukozası harabiyetine bağlı olabileceği yorumuna yer verilmektedir. Diğer taraftan, mate yapraklarının Güney Amerika’da çok yüksek miktarlarda tüketildiği, Uruguay’da kişi başına yıllık tüketilen miktarın 8 kilogram olduğu bildirilmektedir. Basit bir hesapla bu ülkelerde ortalama günde 25-30 bardak mate çayı tüketildiğini tahmin ediyorum. Dolayısıyla kaynar mate çayının bu kadar yüksek miktarlarda tüketilmesi diğer bir etken olabilir. Mevcut çalışmalarda bu hususun değerlendirilmeye alınmamış olması önemli bir eksik, kanımca. Yirmibeş-otuz yıl kadar önce taşıdığı kateşinler nedeniyle içtiğimiz çay için de kansere yol açtığı iddiaları ortaya atılmış, ancak daha sonra yapılan çalışmalarda özellikle yeşil çay ve temel kateşin bileşeni epigallokateşin gallatın bazı kanserlerden koruyucu rolü bulunduğu bildirilmişti. Sonuç olarak, aşırı miktarlarda ve aşırı sıcaklıkta herhangi bir ürünün tüketilmesi ile de bu tür riskler kaçınılmaz olabilir.