Prostat kanseri erkeklerde en yaygın kanser türü olmasına karşılık, erken safhada teşhis edildiğinde, yapılan cerrahi uygulamalar ve radyoterapi ile tedavisinde önemli ölçüde başarı sağlanabilmektedir. Tedavi uygulanan hastaların beş-yıllık yaşama oranı yüzde 90’ın üzerindedir. Ancak radyoterapi uygulaması sırasında; mesane kanalı, rektal duvarın arka kısmı ve erkeklik organı gibi prostat kesesine komşu vücut kısımları da radyasyona maruz kalmaktadır. Ufak miktarlarda radyasyonun bile hastanın normal işleve sahip dokularında yol açabileceği hasar hastanın yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Bu bakımdan bu tip yan etkilerin önlenmesi önemlidir. Amerika Birleşik Devletleri, Wayne State Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyasyon Onkolojisi bölümünde yürütülen ve yeni yayımlanan iki ardışık bilimsel klinik çalışmanın sonuçlarından bahsetmek istiyorum.
Soya fasulyesi ürünleri ve bilhassa soya izoflavonları (genistein, daidzein, glisitein) benim sık sık üzerinde durduğum bitkisel ilaçlardır. Özellikle kadınlarda menopoz dönemi şikayetlerinin hafifletilmesinde etkinliğini ortaya koyan bilimsel çalışmaların sonuçlarını sizlere aktarmaya çalışırım. Ancak bu defa kullanım amacı farklı; erkekler için.
Hastanede prostat kanseri teşhisi konularak radyasyon tedavisi uygulanmasına karar verilen 42 yetişkin seçilerek 22 kişilik gruba boş ilaç (plasebo) verilirken, 20 hastalık diğer gruba soya izoflavonları karışımı (günde 2 defa 100 miligram) veriliyor. Radyasyon tedavisinin başladığı günden itibaren hastalara 6 ay süresince soya izoflavonları uygulamasına devam ediliyor. Bu süre içerisinde hastaya vitamin/mineral karışımı dahil herhangi bir bitkisel ilaç ya da kemoterapi uygulaması yapılmıyor. Hastalara 3 ve 6 ay sonra uygulanan sorgulama, fiziksel muayene ve kan değerleri (prostat spesifik antijen, testosteron, vd.) analizi ile idrar ve bağırsak işlevleri ve cinsel aktivitedeki değişim kaydediliyor.
Altı ay sonunda yapılan değerlendirmede, izoflavon verilen gruba göre boş ilaç verilen grupta alınan sonuçlar karşılaştırıldığında; idrar kaçırma şikayetleri izoflavon grubunda yüzde 7,7 iken boş ilaç grubunda yüzde 28,4; rektal kramp ve diyare şikayetleri izoflavon grubunda yüzde 7,7 iken boş ilaç grubunda yüzde 21,4 olarak tespit edilmiş. Prostat radyoterapisi sırasında izoflavon uygulamasının hastaların cinsel işlevlerindeki (erektil işlev) azalmayı önemli ölçüde önlediği görülmektedir. Boş ilaç verilen gruptaki hastaların yüzde 57,1’i cinsel işlevlerinin azaldığını bildirirken, izoflavon verilen hastalarda bu oran sadece yüzde 15,4’dür. Radyoterapi sırasında izoflavon kullanılması, radyoterapinin yol açabileceği diğer zararların önlenebilmesi bakımından da yararlı olabilmektedir. Yapılan değerlendirmede, izoflavon verilen gruptaki hastaların sadece yüzde 2,7’inde akut üriner toksisite ve yüzde 7 akut bağırsak toksisitesi görülürken, boş ilaç verilen grupta bu oran, sırasıyla, yüzde 31 ve yüzde 21 olarak tespit edilmiştir.
Bu tedavi uygulamasında dikkat edilmesi gereken önemli husus, soya izoflavonlarının mutlaka karışım halinde (yüzde 43 genistein, yüzde 21 daidzein ve yüzde 2 glisitein) kullanılması gerekiyor. Bu şekilde uygulandığında soya izoflavonları prostat tedavisinde radyoterapinin etkisini arttırıp yan etkilerini azaltabiliyor. Buna karşılık, genistein’in saf halde kullanılması ile lenf nodüllerine metastaz riskininin artabileceği bildiriliyor. Soya karışımı içerisindeki daidzein, genistein’in bu olumsuz etkisini önlediği yine yukarıdaki araştırma grubu tarafından yapılan yeni bir deneysel çalışma ile ortaya konulmuş.
Doğanın şu gizemine akıl erdirmek ne mümkün! Doğada bulunduğu şekli ile bir karışımı kullandığımızda sağlığımız için etkili, içerisinden bir bileşeni ayırıp kullanmaya kalkınca zararlı olabiliyor.