İdrar yolu enfeksiyonları, kadın ya da erkek her yaştan insanın yaşamı süresince karşılaşabileceği sorunlardan biri. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu vakaların önemsenmemesi ve tedavi edilmemesi durumunda böbrek kaybı kaçınılmaz olabiliyor. Bu risk bayanlarda çok daha yüksek bir olasılıkla ortaya çıkıyor. Güncel ilaç tedavisi, enfeksiyona yol açan mikroorganizmaların yok edilmesi amacıyla antibiyotiklerin kullanılmasına dayanıyor. Ancak bilinçsiz bir şekilde gelişigüzel ve sıklıkla antibiyotik kullanımı yarardan ziyade zarar getirebiliyor. Antibiyotiğin olası yan etkileri dışında en önemli zarar, antibiyotiklere dirençli mikroorganizma tiplerinin gelişmesi ki bir müddet sonra kullanılan antibiyotik etkisiz hale geliyor. Bir diğer önemli husus ise, vücudumuzda bulunan ve bizim sağlığımız için yararlı olan bakterileri (laktik bakteriler) öldürmesi. Yapılan bir çalışmada, idrar yolu enfeksiyonlarında sık sık verilen bir antibiyotik olan siprofloksasin’in beş gün kullanılması ile bağırsaklarımızdaki yararlı bakterilerin üçtebirinin tahrip olduğu ve hatta bunlardan bazılarının 6 aylık takip süresince antibiyotik kullanımı öncesindeki seviyesine ulaşamadığı gözlenmiş.
Yazılarımı izleyenler, benim tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarında gelişigüzel antibiyotik kullanımı yerine akılcı bir “kriz yönetimi” planı uygulanmasını önerdiğimi bilirler. Ülkemizde yetişen bir bitki olmamasına rağmen Kranberi artık Türkiye’de de tanınıyor. Gördüğüm kadarı ile marketlerde ismi ile ilgili ortaya çıkan karışıklık da önemli ölçüde giderilmiş. Bitkinin meyvelerinde bulunan proantosiyanidinlerin koli bakterisinin idrar kesesine yapışmasını engelleyerek burada çoğalmasını önlediği deneysel olarak ortaya konulmuş. Amerika Birleşik Devletlerinde bayanların idrar yolu enfeksiyonlarından korunmak için kranberi meyvesinin suyunu sıklıkla tükettiği çeşitli kaynaklarda yer almaktadır. Yaygın kullanılmasına karşılık bu konuda yapılmış yeterli kapsamda ve nitelikte klinik çalışma bulunmadığı bildirilmektedir.
Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan ve bu yıl Ocak ayında yayınlanan bir bilimsel ölçekte klinik çalışmanın sonuçları bu konuda akıllları biraz karıştırıyor. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu dışında herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan sağlıklı 319 bayan kolej öğrencisine idrar yolu enfeksiyonu teşhisi konulduktan sonra günde iki defa yaklaşık 250 mililitre (iki büyük su bardağı) kranberi meyve suyu verilmiş (yani toplam 4 bardak). Boş ilaç grubuna da başka bir meyve suyu verilmiş. Kranberi suyunun etkili bileşen miktarı da analiz edilmiş (her iki bardakta 112 mg). Uygulama 6 ay sürdürülmüş. Süre sonunda gönüllülerde üriner enfeksiyonun tekrarlama oranları karşılaştırılmış. Ancak kranberi meyve suyu verilen grup ile yalancı meyve suyu verilen grup arasında belirgin bir farklılık görülmemiş. Çalışma sonucunda “kranberi meyve suyunun” genç bayanlarda tekrarlayan idrar enfeksiyonlarında etkili olmadığı sonucuna varılmış.
Diğer taraftan, İngiltere’de yürütülen bir başka çalışmanın sonuçları ise tamamen farklı. Son bir yıl içerisinde İdrar yolu enfeksiyonu tedavisinde en az iki antibiyotik uygulanmış 45 yaş üzerinde 137 gönüllü bayan iki gruba ayrılarak, altı ay süre ile bir gruba günde 500 mg kranberi özütü taşıyan kapsül, diğer gruba ise 100 miligram trimetoprim (idrar yolu enfeksiyonlarında kullanılan bir ilaç etken maddesi) taşıyan tablet verilmiş. Süre sonunda yine idrar yolu enfeksiyonlarında tekrarlama oranı değerlendirmeye alınmış. Kranberi özütünün kuvvetli bir antimikrobiyel ilaç olan trimetoprim kadar kuvvetli etkisi bulunduğu, buna karşılık yan etkisi bakımından kranberinin çok daha güvenilir olduğu sonucuna varılmış.
Bu iki çalışmanın sonuçları aklınızı karıştırmış olabilir. Öncelikle her iki çalışma farklı yaş grupları üzerinde yürütülmüş. Ayrıca kullanılan ürün tipleri farklı; ilki meyve suyu, diğeri meyve özütü. Ama ben her zaman bitki özütlerinin daha etkili olduğunu, bir tedavi uygulanacaksa mutlaka ama mutlaka uygun kalitede bitki özütünden hazırlanan ilaç şeklinin kullanılması gerektiğini ifade ederim.