Erkeklerin korkulu rüyası “Prostat kanseri”. Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde yılda ikiyüzbin yeni prostat kanseri vakası teşhisi konulduğu ve her yıl 29.000 kişinin öldüğü bildiriliyor. Dünya genelinde prostat kanserinin yayılış haritasına bakıldığında prostat kanseri vakalarının en yaygın görüldüğü ülkeler Amerika Birleşik Devletleri dahil, Kanada, Batı Avrupa gibi “Batı Ülkeleri” ve Avustralya. Halbuki Doğu Asya ülkelerinde vaka bildirimi sıklığı son derece düşük. Bu durumun kalıtımsal etkenlere mi bağlı olduğunu belirlemek amacıyla yürütülen çalışmalarda, Amerika Birleşik Devletlerine göç eden ve batı tarzı yaşam ve beslenmeyi tercih eden Asyalılarda prostat kanseri sıklığının belirgin bir şekilde arttığı gözlenmiş. O halde yaşam ve beslenme şeklinin prostat kanseri gelişiminde etkisi olabileceği sonucuna varılmış.
Asya’da yaşayan insanlar arasında en yaygın ve sık olarak kullanılan ortak besin öğesi “Yeşil çay”. Bilimsel çalışmalar her geçen gün yeşil çayın çeşitli yararlarını ortaya koyuyor. Daha önceki yazılarımda da yeşil çayın çeşitli yararlarından bahsetmiştim. Bu çalışmalarda dikkatleri üzerine çeken yeşil çay bileşenlerinin polifenolik yapıda bileşenleri ve özellikle kateşin yapısındaki temel bileşeni EGCG (epigallokateşin gallat) olduğunu artık bu konuya ilgi duyan hemen herkes öğrendi. Yürütülen deneysel çalışmalarda bu maddenin prostat kanseri hücrelerini seçici olarak öldürdüğü, normal hücreleri etkilemediği, deney hayvanı çalışmalarında ise prostat kanseri gelişimini geciktirdiği gözlenmiş. Ancak yürütülen bazı deneysel çalışmalarda, farklı olarak, yeşil çayın etkisiz olduğu görülüyor. Peki gerçekten etkili mi, değil mi?
Yeni yayınlanan bir çalışma, geniş ölçekte uygulanan 6 saha çalışmasını birlikte değerlendirerek bu konudaki çelişkiyi gidermeyi hedeflemiş. Bu meta analiz çalışmasının daha önce yayınlananlardan en dikkati çekici farkı, sadece Batı ülkelerinde yürütülen klinik çalışmaları değerlendirmeye alması. Çin ve diğer Doğu Asya ülkelerinde yürütülen klinik ve saha çalışmalarında, yeşil çay kullanımının prostat kanseri dahil bir çok kanser türünün gelişimini engelleyici rolü bulunduğu ve hatta tedavisinde etkili olabildiği bildirilmektedir. Ancak yeşil çayın Doğu Asya toplumlarında bir yaşam felsefesi olarak sürekli tüketildiği gözönüne alındığında, yeşil çayı seyrek olarak kullanan batı toplumlarında da aynı etkinliği göstermesi beklenmemelidir. Dolayısıyla bu yeni çalışmanın sonuçları önem kazanıyor.
EGCG’ dahil Yeşil çay kateşinlerinin prostat kanserinde rol oynayan çeşitli deney modelleri ve hedefler üzerinde etkili olduğunu ortaya koyan çok sayıda deneysel çalışma bulgusu bulunmaktadır. O halde bu maddelerin etkisiz olduğunu düşünmek yanlış olacaktır. Ancak, yeşil çay içildiğinde bu maddelerin vücuda geçiş oranı yüzde 2 ile 13 arasında, yani oldukça düşük oranda gerçekleşebiliyor. Dolayısıyla, yeşil çay içtiğimizde bu bileşenlerinden yeterince yararlanamıyoruz. Bu preklinik bulgu, yeşil çay üzerinde yürütülen 3 klinik çalışmanın sonuçları ile de uyumlu. Yeşil çay özütünün (günde 0.5 ile 1 gram arası) verildiği 2 klinik çalışmada prostat kanseri belirteci olarak değerlendirmeye alınan prostat spesifik antijen (PSA) miktarında beklenen gelişme gözlenememiş. Buna karşılık bilimsel ölçütlerde (randomize, plasebo kontrollü) bir başka klinik çalışmada yeşil çay kateşinleri karışımını taşıyan kapsüllerin bir yıl süre ile günde 3 defa 600 mg miktarda uygulanması ile belirgin bir koruyucu etki görülmüş. Boş ilaç verilen grupta bu süre içerisinde 30 gönüllüden 9’unda prostat kanseri gelişimi tespit edilirken, yeşil çay kateşinleri verilen grupta yer alan 30 gönüllüden sadece birinde prostat kanseri gözlenmiş. Bu sonuçlar 2009 yılında yayınlanan yeşil çay kateşinlerinden EGCG’ın kısa süreli olarak uygulandığı bir başka çalışmanın sonuçları ile de destekleniyor.
Sonuç olarak, yeşil çay tüketilmesi prostat kanseri ya da diğer kanser tiplerinin gelişiminin engellenmesinde yararlı olabilir. Ancak burada anahtar kelime “süreklilik”. Yani, yeşil çayın Doğu Asya toplumlarında olduğu gibi sürekli olarak tüketilmesi gerekiyor. Çünkü, etkili antioksidan ve antikanser bileşenleri olarak ön plana çıkan başta EGCG olmak üzere yeşil çay kateşinlerinin çay halinde verildiğinde vücutttaki emilimi düşük. Eğer prostat kanseri ya da diğer bazı kanser türlerinden korunmak istiyorsak epigallokateşin gallat (EGCG) üzerinden standardize edilmiş (yani içerisindeki miktarı analiz ile ortaya konulmuş) yeşil çay kateşinleri karışımını taşıyan kapsüllerin kullanılması gerekiyor.