İnsan yaşam süresi uzadıkça insanların yaşam kalitesini olumsuz olarak etkileyen bazı hastalıklar daha fazla dikkati çekmeye başlıyor. Bunlardan biri de osteoartrit ya da halk arasında bilinen adı ile “eklem kireçlenmesi”. Eklem kireçlenmesi hastalarında şikayetleri gidermek, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve yaşam kalitesini artırmak için ilaç uygulamalarının yanı sıra bazı ilaç-dışı uygulamalar da yapılmaktadır. İlaç uygulamalarında ağrının giderilmesi amacıyla a) ağrı kesiciler ve b) iltihap gidericiler [steroidal yapıda olmayan iltihap gidericiler veya siklooksigenaz-2 inhibitörleri] uygulanmaktadır. Ancak bu uygulamalarda ilk grup (a) ilaçlardan bazılarının karaciğer işlevleri üzerindeki yan etkileri, ikinci gruptaki ilaçların (b) ise mide-bağırsak sisteminde kanama riski ve kıkırdak metabolizmasında yaptığı olumsuz değişiklikler (steroidal yapıda olmayan iltihap gidericiler) ya da kalp ve damar sisteminde yol açtığı riskler (siklooksigenaz-2 inhibitörleri) nedeniyle sürekli kullanılmalarından kaçınılmaktadır.
Şu an için, eklem kireçlenmesi hastalarında hastalığın ilaç uygulamaları ile tedavi edilmesi mümkün görünmüyor. Ancak hastalığın ilerlemesini yavaşlatacak önlemler alınması en akılcı yaklaşım. Tabi, bu uygulamalarda vücudun bir tarafını düzeltmeye çalışırken, diğer taraflarını bozmamak önemli. Glukozamin sülfat bu konuda dikkati çeken ideal bir doğal ilaç. Glukozaminoglukan zincirlerinin biyosentezinde rol oynaması nedeniyle eklem kıkırdağının yapısında yer alan maddelerin (agrekan ve diğer proteoglikanlar) üretimini sağlıyor. Ayrıca eklemlerdeki kıkırdağın bozunmasına yol açan enzimlerin (metaloproteinazlar) etkisini azaltıyor. Yani hem yeni kıkırdak oluşumunu uyararak onarımını sağlıyor, hem de kıkırdağın kaybını önlüyor. Bütün bu bulgular deney hayvanları üzerinde yapılan ayrıntılı çalışmalar ile de ortaya konulmuş durumda.
Glukozamin tuzlarının insanlar üzerindeki etkinliğini inceleyen klinik çalışmaların sonuçları, bazı olumsuz raporların dışında, belirgin bir etkisinin bulunduğunu gösteriyor. Diğer taraftan, glukozamin preparatları ile yapılan klinik çalışmaların büyük çoğunluğunda hastalara verilen ilacın içerik analizi yapılmadığından ilacın kalitesi ile ilgili yeterli bilgi verilmemiştir. Dolayısıyla bilhassa olumsuz sonuçlar alınan klinik çalışmalarda sonuçların ne derecede güvenilir olduğunu değerlendirebilmek mümkün olamamaktadır. Yani, acaba kullanılan ürün içerisinde yeterli miktarda glukozamin bulunuyor mu? Bu kanımca son derece önemli bir durum.
Glukozamin sülfat preparatı kullanılarak diz eklemi kireçlenmesi hastaları üzerinde İtalya’da Siena Hastanesinde yapılan bir klinik çalışmanın sonuçlarından bahsetmek istiyorum. Bilimsel ölçekte kurgulanan çalışmada, 3 ay süre ile 30 hastaya günde 1500 miligram glukozamin sülfat tableti ve 30 hastaya ise etken madde taşımayan tablet verilmiş. Sonuçlar ikinci aydan başlayarak altı ay boyunca hastaların şikayetlerindeki azalmaya bağlı olarak değerlendirilmiş (WOMAC indeksi).
Sonuç olarak, glukozamin sülfat verilen hastaların ağrılarında istatiksel olarak belirgin şekilde sağlanan hafiflemenin yanı sıra hareketliliğin arttığı, boş ilaç verilen gruba oranla ağrı kesici ya da iltihap giderici ilaca olan gereksinimin belirgin şekilde azaldığı gözlenmiş. Ağrı kesici ya da iltihap giderici ilaca olan gereksinimin azalması sonucunda yan etki bildirimlerinin glukozamin verilen grupta çok daha düşük olduğu tespit edilmiş.
O halde eklem kireçlenmesi hastalarında glukozamin taşıyan ürünlerin kullanılması hem eklemlerdeki kıkırdak kaybının önlenmesi ve onarımı bakımından yararlı olabilecek, hem de ağrı kesici ve iltihap giderici ilaçlara olan gereksinimi azaltacağı için yukarıda bahsettiğim yan etkiler azaltılabilecektir. Ancak kullanılacak ürünün kalitesine dikkat etmek son derece önemli.