Yaz mevsimi gelince çoğumuzun aklına hemen “tatil, deniz, güneş” üçlemesi geliyor. Diğer ikisi keyfekeder ama güneş, hele bizim gibi Akdeniz ülkeleri için, en önemli nimetlerden biri. Güneş, evrendeki tüm canlıların yaşamı için en önemli unsurlardan biri. Özellikle son yıllarda yürütülen bilimsel araştırmalar ile önemi ortaya konulan D vitamininin vücudumuzda dönüşümünün (etkin D3 vitamini) sağlanması bakımından gerekli. Bu vitamin, kalsiyum ve fosforun bağırsaklardan emilimi ve vücutta kullanımı, bilhassa kalsiyumun kemiklere yerleşmesini için gerekli. Yani gerek çocuklarda ve gerekse yetişkinlerde kemik sağlığı bakımından son derece önemli. Dolayısıyla vücudumuzun güneş ışınları ile temas etmesi zorunlu. Ancak bilinen bir diğer gerçek ise fazla güneşlenmek en basitinden güneş yanığı ile başlayıp, erken cilt yaşlanması ve non-melanom cilt kanserlerine kadar uzanan önemli bir sorunlar dizinini tetikliyor. Burada yapılan ilginç bir çalışmanın sonucundan bahsetmek istiyorum. Kolesterol bazlı safra taşı oluşumu riskinin güneşlenmeyi seven beyaz tenli kişilerde iki misli arttığı, uzun süre güneş altında yatarak güneşlenen kişilerde ise bu riskin, güneş altında yatmayanlara göre 25 defa daha fazla olduğu gözlenmiş. O halde güneş ışınlarından yararlanılırken uzmanları yaptığı akılcı önerileri uygulamak gerekiyor. Güneşin en kızgın olduğu saatlerde güneşlenmemek, 15-20 dakikadan uzun süre güneş altında kalmamak alınabilecek en basit önlemler. Koruma faktörlü güneşlenme ürünlerinin seçiminde ise yüksek koruma faktörünün güneşin yararlı ışınlarını da engelleyebileceğini unutmamak gerekir. Yani çok yüksek faktörlü koruyucu kremler kullanarak güneşten yararlanma şansınız da azalabilir. Her zaman olduğu yeterli süre, yeterli miktar yarar, fazlası zarar.
Araştırmalar güneş ışınlarının zararlı etkinlerinden korunmak için en akılcı seçeneğin, güneş ışınların yol açtığı ve cilt yaşlanması ve kanseri tetikleyen serbest oksijen radikallerine karşı mücadele edecek “antioksidan” etkili doğal ürünlerin kullanılması olduğunu gösteriyor. Bu amaçla özellikle yeşil çay ön plana çıkıyor. İçerisinde bulunan yüksek antioksidan etkisi bilinen oligomerik kateşinlerin (epikateşin, epigallokateşin gallat) etkisinden yararlanabilmek için tatile çıkmadan ve tatiliniz boyunca günde birkaç defa yeşil çay içmenizi öneririm. Ayrıca yeşil çay özütü içeren kremler de lokal olarak korunmaya yardımcı olacaktır. Lokal uygulanan bu koruyucu kremler içerisine yüzde 10 oranında ilave edilen cadıfındığı özütü (Hamamelis virginiana) de iltihap giderici etkisi ile güneş yanıklarına bağlı kabarcıkların oluşumunu önleyebiliyor.
Yine antioksidan etkili fenolik dityerpen bileşenler (karnosik asit ve karnosol) bakımından zengin adaçayı yaprağı çayının da içilmesinin yanı sıra adaçayı özütünün krem içerisinde (yüzde 2) uygulanması ile hidrokortizon (yüzde 1) krem kadar etkili olabildiği klinik çalışma ile gösterilmiş.
Yukarıdaki önerilerimi beğenmediniz mi? Bu önerimi beğeneceğinizi sanıyorum. Kakao kateşinler bakımından zengin bir başka bitki. Bilimsel ölçekte bir klinik çalışmada 12 hafta süresinde 24 bayan gönüllü iki gruba ayrılarak, bir gruba kateşince zengin, diğer gruba ise kateşince fakir sulu kakao içeceği içirilmiş. Süre sonunda kateşince zengin kakao içirilen grupta güneşin yol açtığı hasarın diğer gruba göre önemli ölçüde azaltılabildiği gözlemlenmiş. Kakao içeceğinin ciltte dolaşımı ve nemi koruyacağı ve cildin sıkılaşmasına yardımcı olabileceğini de unutmamak gerekir.
Bu ürünlerin haricinde antioksidan etkisi bilinen karotenoitlerin (havuçtaki beta-karoten ve domatesteki likopen) UV-ışınlarına karşı koruyucu etkisinin yukarıda bahsettiğim bitkilere oranla daha düşük olduğu bildiriliyor. Ancak karotenoitlerce zengin ürünlerin kullanımı cildin esmerleşmesini sağlayarak sizin güneşte yanmış gibi görünmenize yardımcı olabilir.
Güneşin zararlı etkilerinden doğal yolla korunun - 2
Güneş altında uzun süre kalınması ile UV ışınlarına aşırı maruz kalınması sonucu güneş yanıkları meydana gelir. Başlıca iki tip ultraviyole ışığı bulunmaktadır. UV-A ışınları derinin alt katmanlarına etki ederken, UV-B cildin dış tabakasını etkiler. Şüphesiz, hassasiyet kişiden kişiye, coğrafik bölgeye, günün zaman dilimine ve atmosferik koşullara göre değişiklik gösterecektir. Açık ten rengine sahip kişiler daha hassas olmasına karşılık, koyu ten rengi olan kişilerde de aşırı güneş ışınları aynı tahribatı yapacaktır.
Güneş yanıklarının çoğunluğu birinci derecede yanıklar olarak kabul edilmekte, cilt kızararak sıcak bir hal almakta, kişinin cilt tipine bağlı olarak ten rengi bronzlaşarak bazen üst tabaka soyulmaktadır. Daha ciddi durum ise ikinci derece yanıklardır. Cildin aşırı kızarması, şişmesi, ağrı ve bazen su toplaması ile karakterize olur. Bu yanığın cildin derinlerinde hasar oluşturduğu, hücre suyunun sızdığının işaretidir. Bu durumda ciltte meydana gelen hasarlı bölgelerden enfeksiyon kapma riski ortaya çıkar. Daha ciddi durumlarda yanıkla birlikte titreme, ateş, bulantı ve hatta hayal görme, sayıklama görülebilir. Belirtiler güneşlendikten bir saat ya da 24 saat sonra da ortaya çıkabilir.
Güneş yanıklarına karşı alınabilecek genel önlemler
Güneş ışınlarının etkisi ile ortaya çıkan zararlı oksijen radikallerinin etkilerini hafifletebilmek için antioksidanlar bakımından zengin bir diyet ve gerekirse besin desteklerin kullanılması önerilmektedir. Bu nedenle tatile gitmeden 1-2 hafta öncesinden başlayarak Koenzim Q10 (günde 60 mg), piknogenol, E vitamini gibi kuvvetli antioksidan etkili besin desteklerinin dahilen alınması cilt hasarını azaltmak için yararlı olabilmektedir. Aşırı terleyen kişilerde vücutta potasyum seviyesini desteklemek için potasyum desteği alınabilir (günde 99 mg). Güneşlenme sırasında sık sık terle atılan suyun yerine konması için bol bol su içilmesi gerekir. Haftaya güneş yanıklarının tedavisinde yararlanılabilecek doğal ürünleri inceleyeceğiz.
Güneş yanıklarının tedavisinde yararlanılan doğal ürünler
Hiç unutmam, bundan 30 yıl kadar önce bir gazete haberi ilgimi çekmişti. Sahil kasabalarımızda o sıralarda sürmekte olan yoğun yapılaşma faaliyetleri nedeniyle inşaatlarda çalışmak üzere bu sahil kasabalarından birine gelen iki genç, bir haftalık çalışmanın yorgunluğunu gidermek için bir Pazar günü deniz kenarındaki kumun üzerine yatmışlar, yanmak için de annelerinden hatırladıkları şekilde ceviz yaprağını kaynatarak vücutlarına sürmüşler. Tabi yorgun bedenleri güneşin altında öylesine gevşemiş ki, akşama kadar uyuya kalmışlar. Akşam vakti kalkmak istemişler ama nafile, bedenleri cayır cayır yanıyor. Ağır yanık nedeniyle hastanenin aciline kaldırılmışlar. Ceviz taşıdığı kumarin tipi bileşikler nedeniyle güneş ışınlarına olan hassasiyeti artırmaktadır. 5-6 yıl önce piyasaya çıkarılan ve hızlı bronzlaşma sağlayan güneşlenme ürünlerinin bileşiminde de bergamot esansı yer alıyordu. Bu yağın bileşiminde bulunan furanokumarin tipi madde bergapten cilde sürüldüğüne cildin güneş ışınlarına karşı hassasiyetini artırıp 15-20 dakika içerisinde ten rengini koyulaştırıyordu. Ancak deri kanseri riskini büyük ölçüde artıracağı için, haklı olarak, daha sonraki yıllar piyasaya sürülmesine izin verilmedi.
Güneş yanığı tedavisinde etkili bitkisel ürünler
Tropik bir bitki olan Aloe vera, bir ara her derde deva bir ilaç olarak ülkemizde bidonlar içerisinde pazarlanıyordu. Pazarlama stratejilerinde kullanılan abartılı iddialar nedeniyle daha sonra yasaklandı. Bu üründen farklı olarak, bitkinin etli yapraklarının orta kısmından çıkarılan jelimsi kıvamdaki “Aloe vera jel” taşıyan formüllerin cilt hasarlarının tedavisinde başarı ile kullanıldığı bilinmektedir. Bu formüllerin haricen uygulanması ile cildi rahatlattığı, nemlendirerek ve iyileşme süresini kısalttığı ve hatta radyasyon yanıklarını bile iyileştirebildiği ortaya konulmuştur. Zaten Aloe jeli çok sayıda dermokozmetik ürününün bileşiminde de yer almaktadır..
Öküzgözü (Calendula sp.) çiçekleri ve sarı kantaron (Hypericum perforatum) çiçeklerini taşıyan merhemler yanık ve yaralarda etkili olmaktadır. Bu iki bitkiyi birlikte ya da ayrı ayrı taşıyan formüller hem ağrıyı giderici, hem de antiseptik özellikte olup iyileşme süresini kısaltır. Sarı kantaron çiçeklerinin saf zeytinyağı içerisinde bekletilmesi ile hazırlanan yağlı özüt, tüm dünyada etkili bir yara ve yanık ilacı olarak yüzlerce yıldır kullanılmaktadır. Bu bitkinin yaralar üzerindeki etkinliğini ortaya koyan kapsamlı bir bilimsel çalışmanın sonuçlarını uluslararası bir bilimsel dergide bu sene yayınladık. Yapılan bir çalışmada sarı kantaronun etkinliğinin kullanılan zeytinyağının kalitesi ile paralel olarak arttığını, saf zeytinyağı ile en yüksek etki gözlenirken, ayçiçek yağı gibi ince yağlarla etkinin belirgin bir şekilde azaldığı gözlenmiş. Sarı kantaron yağının güneş yanıkları tedavisinde kullanılması durumunda, uygulamanın sadece geceleri yapılması ve gündüz ciltten silinerek uzaklaştırılmasını öneririm. Çünkü içerisinde etkili olan madde hiperisin güneş ışınlarına hassasiyeti artırmaktadır. Bu hususa dikkat edilmesi gerekir.
Yanık kısımdaki ödemin ve kaşıntının giderilmesi için önerilebilecek bir başka bitki is “Papatya”. Güvenilir bir marka papatya çayı (Matricaria recutita) olması önemli. İki poşet papatya çayı bir bardak taze kaynatılmış su içerisinde üzeri kapatılarak 5-10 dakika demlenir. Ilıyan çay ile vücut silinir ya da bu çay küvetin içerisine dökülerek içerisinde banyo alınır.
Yanıkların tedavisinde Lavanta yağı da etkili olmaktadır. Tabi Lavandula angustifolia’dan elde edilen gerçek lavanta yağı olması önemli. Doğrudan yanık üzerine pansuman yapılır. Ayrıca yüzde 5’lik Tea tree oil taşıyan kremi sürülebilir. Atkuyruğu silisyum bakımından zengindir, dolayısıyla doku onarımında yararlı olur.
Bahsettiğimiz bu bitkiler ürünlerin yanı sıra, yanığın derecesine göre basit bazı uygulamalar da yararlı olabilmektedir. Yanık kısım üzerine soğuk kompres uygulanması, yanık kısmın eşit hacim su ile seyreltilmiş elma sirkesi ile pansuman yapılması bu tip basit uygulamalardır. Bu bitkisel ürünler güneş yanıklarının tedavisinde, şikayetlerin giderilmesinde yararlı olabilecektir, ancak siz yine de dikkatli olun, bu tedavilere gerek kalmasın.
Reuter J., et al., 2010: Which plant for which skin disease? II. Dermatophytes, chronic venous insufficiency, photoprotection, actinic keratoses, vitiligo, hair loss, cosmetic indications. Journal der Deutchen Dermatologischen Gesellschaft JDDG 8, 866-73.