Kanser radyoterapisi uygulanan hastalarda yan etkilerin hafifletilmesi sağlayabilecek ve tedavi uygulamasının etkinliği artırabilecek bazı seçeneklerden bahsetmek istiyorum.
Bu konuda öne çıkan bitkilerden biri Ginseng kökü. Nazofarinks kanseri hastaları iki gruba ayrılarak bir gruba sadece radyoterapi, diğer gruba ise radyoterapinin yanı sıra Kore ginsenginin (bilimsel adı Panax ginseng) polisakaritleri uygulanmış. Bir yıl sonra her iki gruptaki hastaların da yaşama oranı benzer (yüzde 96,6 sadece radyasyon alanlar; yüzde 100 ginseng ile birlikte uygulananlar) olmasına karşılık, Ginseng ile birlikte radyoterapi uygulanan hastalarda doğal katil hücrelerin (doğal bağışıklık sisteminin elemanları) sayısının belirgin bir şekilde artış gösterdiği tespit edilmiş. Bir başka klinik çalışmada ise servikal (boyun) kanser hastalarında Kore ginsengi uygulanması ile bilhassa kemik iliği üzerindeki yan etkilerinin önemli ölçüde hafifletilebildiği bildiriliyor.
Klinik çalışmaların haricinde bu bulguları destekleyen deneysel çalışmalar da bulunuyor. Radyasyon uygulanan farelerde ginsengin sulu özütünün uygulanması ile radyasyona bağlı tüy dökülmesinin azaltılabildiği ve düşen tüylerin tekrar çıkma hızının arttığı gözlenmiş. Dolayısıyla insanlarda saç dökülmesinin önlenmesi bakımından yararlı olabilir. Bir başka çalışmada ise Amerikan ginseginin (bilimsel adı Panax quinquefolius) de deneysel radyasyon etkisini önleyebileceği bildiririliyor. Diğer taraftan, bilimsel adı Eleutherococcus senticosus’ olarak bilinen ancak Kore ginsenginden çok farklı bileşime sahip Sibirya ginsengi’nin etkisinin daha düşük olduğu gözlenmiş. Rusya’da yapılan bir klinik çalışmada Meme kanseri hastalarında radyasyon tedavisinin bağışıklık sistemi üzerindeki olumsuz etkilerini hafiflettiği bildiriliyor.
Kır iğdesi yağı radyasyonun olumsuz etkilerinin azaltılmasında etkili olabilir.
Kır iğdesi (bilimsel adı Hippophae rhamnoides, İngilizcesi sea buckthorn) turuncu renkli meyveleri antioksidan etkili karotenoit ve flavonoitler, tohumları ise kıymetli bir yağ taşıyor. Yaptığımız çalışmalarda bu yağın deney hayvanlarında ülser tedavisinde etkili olduğunu tespit etmiştik. Ayrıca yara iyileştirici özellikte olduğundan dermatolojik ürünlerde de yararlanılıyor. Meyve özütünün deneysel olarak hücreleri iyonize radyasyonun etkilerinde koruduğu (etki şekli topoizomeraz I inhibisyonu, redoks modülasyonu, kromatin stabilizasyonu suretiyle) tespit edilmiş. Bu özütün radyasyon uygulanan farelere verilmesi ile yaşama oranı yüzde 82 ‘iken, özüt verilmeyen farelerde yüzde 0, yani hiç biri kurtulamamış. Başka bir çalışmada ise önceden kır iğdesi özütü verilerek koşullandırılan farelerde radyasyonun yol açacağı sperm sayısı azalması ve bağışıklık işlevlerinde azalma gibi sorunların önlenebildiği bildirilmektedir.
Diğer taraftan, radyasyonun etkilerini önlediği iddia edilen Aloe vera polisakarit özütü ile yapılan çalışmalarda boş ilaç (plasebo) verilen gruba göre bir farklılık görülememiş.
Sonuç olarak bazı bitkilerin isteyerek ya da istemeden maruz kalınabilecek iyonize radyasyonun olumsuz etkilerinin önlenmesinde yararlı olabileceği görülüyor. Şüphesiz deneysel bulguları destekleyici klinik çalışma sayısı etkinliğin tam olarak değerlendirilmesi bakımından yeterli değil. Diğer bir husus ise, radyoterapi alan hastalarda adaptojen (Ginseng’ler) etkili bitkilerin olumlu etkileri bulunduğunu gösteren bu klinik çalışmaların sınırlı bir toplumda; Çin, Kore ve Rusya’da yapılmış olması. Ancak özellikle Kore Ginsenginin sağlığımız üzerinde daha önceden de açıkladığım çok sayıda yararları gözönüne alındığında ginseng uygulamasının her bakımdan yararlı olabileceğini düşünüyorum.