Obezitenin yol açabildiği hastalıklar konusunda sürekli olarak yeni bilimsel bulgular ortaya konuluyor. Bazı kaynaklarda obezite “Çağın vebası” olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla zayıflamak sadece görsel bakımdan değil, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürdürebilmek için de son derece önemli bir konu. Bu konuda bazılarımız çok şanslı. Ne bulursa yer ama hiçbir kilo sorunu yaşamaz. Bazılarımız ise ne kadar yediğine dikkat etse de nafile; “su içsem yarıyor” diye karamsarlığa kapılır.
Hiç şüphesiz, şişmanlığın nedenleri kişiden kişiye farklılık gösterir; hormonal, kalıtım, ilerleyen yaş, hareketsizlik, stres, beslenme alışkanlıkları, metabolizma hızı, kullanılan ilaçlar, sık alkol tüketimi, vd. Bu bakımdan herkes için tek tip/standart bir kilo kontrolü-zayıflama programı uygulanması akılcı bir yaklaşım olamaz, şüphesiz. İştahlı olduğu halde kilo almayan kişiler ile sürekli diyet yaptığı halde kilo veremeyen kişiler arasında son yıllarda bir başka etken dikkat çekiyor. Bağırsaklarınızdaki bakteri çeşitliliğinin zayıf ya da şişman olmanızda rol oynayabileceğini hiç düşündünüz mü?
Bilindiği gibi bağırsaklarımızda, halk arasında “yararlı bakteriler” olarak bilinen bakteriler bulunuyor. Sağlıklı bir insanın bağırsağındaki bu bakterilerin sayısı trilyonlar seviyesinde. Yani, vücudumuzdaki hücre sayısından bile daha fazla. Diğer bir şekilde yorumladığımızda, her bireyin vücudu bu bakteriler için bir “Otel, konut” görevi görüyor. Yediklerimiz içtiklerimizden yararlanarak gelişiyorlar. Onlar da konaklama ve beslenme ücretini bize sağladıkları yararlar ile ödüyorlar. Yani karşılıklı bir yardımlaşma söz konusu. Ne yazık ki onların bizim hayatımızdaki öneminin yeni farkına varabildik.
Yapılan araştırmalar bağırsaklarımızda Bacteroidetes, Firmicutes ve Actinobacteria (Laktobasiller ve Bifidobakteriler) sınıfı bakterilerin birbirine oranının vücudun metabolik dengesinin sağlanmasında önemli rolü bulunduğunu ortaya koyuyor. Obez/şişman kişilerde Firmicutes sınıfı bakterilerin baskın olduğu gözlemlenmiş. Dolayısıyla bu bakterilerin oranlarındaki dengesizlik insülin direnci, metabolik sendrom ve izleyen sorunlara yol açıyor. Bazılarımız bu amaçla yoğurt ya da kefir gibi doğal probiyotik kaynakları tüketerek ya da pazarlanan probiyotik ürünlerini kullanarak veya probiyotik bakterilerin vücudumuzda gelişimi uyarabilecek prebiyotik kaynaklarını kullanmayı düşünebilir. Bu uygulamaların bağırsak sağlığımız ve dolayısıyla tüm vücudumuz için yararlı olacağı şüphesiz. Ancak henüz hangi oranın ya da hangi bakterilerin bu konuda yararlı olabileceği konusundaki çalışmalar araştırma safhasında. Dolayısıyla gelişigüzel bir uygulama muhtemelen bağırsaklarımızdaki mevcut durumu, yani oranı destekleyeceğinden beklenen yararı göstermesi pek mümkün görünmüyor.
Yeni yayımlanan bir klinik çalışmada Bifidobacterium lactis HN019 suşunun metabolik sendromu olan hastalarda glikoz metabolizması, lipit profili ve bazı sitokinlerin seviyeleri üzerindeki etkileri incelenmiş.
Bir proje kapsamında 51 metabolik sendrom hastası iki gruba ayrılarak, kırkbeş gün süreyle bir gruba her gün bir şişe probiyotik taşımayan süt, diğer gruba ise probiyotik taşıyan süt (mililitresinde üçyüzkırk milyon koloni oluşturan birim Bifidobacterium lactis HN019 taşıyor) verilmiş. Başlangıçta ve süre sonunda yapılan biyokimyasal analiz değerleri karşılaştırıldığında, probiyotik verilen bireylerde gerek bireylerin deney başlangıcındaki kan değerlerine ve gerekse probiyotik verilmeyen grup bireylerine göre belirgin farklılık gözlemlenmiş; beden kitle indeksi, total kolesterol ve LDL-kolesterol değerlerinde düşme sağlanmış. Yine ölçülen sitokin (tümör nekroze edici faktör-alfa ve interlökin-6) değerlerinde probiyotiğin belirgin bir düşme sağladığı tespit edilmiş. Bu sitokinler insülin direncine yol açan iltihap fazını tetiklediklerinden, sağlanan azalma probiyotik uygulamasının etkisini göstermesi bakımından da önemli.
Sonuç olarak, bu çalışma bazı probiyotiklerin kilo kontrolünde yararlı olabileceğini göstermesi bakımından değerli. Ancak daha ayrıntılı ve kapsamlı çalışmalar ihtiyaç var.
Million M., et al., 2013: Gut bacterial microbiota and obesity. Clin. Microbiol Infect. 19, 305-13.
Bernini, L.J., et al., 2016: Beneficial effects of Bifidobacterium lactis on lipid profile and cytokines in patients with metabolic syndrome: A randomized trial. Effects of probiotics on metabolic syndrome. Nutrition 32, 716-9.