Deneysel bulgular, bağırsaklarımızda bulunan yararlı mikroorganizmalar (mikroflora) ile aldığımız ilaçlar ve yediğimiz besinlerden yararlanılması ve enerji düzenlenmesi arasında ilişki bulunduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim bazı deneysel çalışmalarda şişman ve zayıf kişilerin bağırsaklarındaki mikrofloranın farklı olduğu tespit edilmiştir. Oniki şişman ve beş zayıf gönüllü ferdin bağırsaklarındaki mikroflorayı inceleyen araştırıcılar, şişman fertlerde Firmicutes cinsi mikroorganizmaların daha baskın olmasına karşılık, Bacterioidetes cinsi mikroorganizmaların yaklaşık olarak yüzde 90 oranında daha az olduğu belirlenmiş. Daha sonra bu şişman gönüllülerin bir yıl boyunca düşük yağ ve karbonhidrat içerikli diyet ile beslenmesi ile vücut ağırlıklarında yüzde 25 oranında azalma sağlanmış. İlginç olan husus, kilo veren bu kişilerde Firmicutes cinsi mikroorganizmaların oranı azalırken, Bacterioidetes cinsi bakterilerin oranın yükseldiği görülmüş. Ancak yine de bu bakterilerin oranları başlangıçta zayıf kişilerde tespit edilen oranlara ulaşamamış. Benzer sonuç deney hayvanlarında yürütülen çalışmalarda da gözlenmiş; genetik olarak şişman farelerin (ob/ob) bağırsaklarında yüksek oranda Firmicutes cinsi bakteriler bulunurken ve Bacterioidetes cinsi bakterilerin oranının zayıf farelere kıyasla 50 civarında daha düşük olduğu tespit edilmiş.
Bebeklerin büyüdüğünde zayıf ya da şişman olacağı tespit edilebilir mi?
Benzer bir bulguya çocuklar üzerinde yürütülen başka bir araştırmada da ulaşılmış. Normal kilolu altı ve oniki aylık bebeklerde incelenen dışkı mikroflorasında Bifidobakter oranının yüksek, buna karşılık Staphylococcus aureus oranının düşük olduğu, buna karşılık, yedi yaşında kilolu veya şişman çocuklarda mikrofloranın tamamen farklılaştığı gözlenmiş. Bu durumun, bebeklerin ileri yaşlarda kilolu ya da şişman olup olmayacağının bir habercisi olup olamayacağı tartışılıyor.
Deney hayvanları üzerinde yürütülen bazı çalışmalar da bu görüşleri destekliyor. Normal şekilde beslenen farelerin, mikroorganizma taşımayan özel tip farelere göre daha az besin tüketmelerine karşılık, vücut yağ oranının yüzde 40 ve gonadal yağ oranının ise yüzde 47 daha fazla olduğu görülmüş. Çalışmanın devamında, normal farelerin bağırsak mikroflorası, mikroorganizma taşımayan özel tip farelere aktarıldığında, bu farelerin de vücut yağ oranlarının iki hafta içerisinde yüzde 60 oranında arttığı tespit edilmiş.
Su içsem yarıyor!
Bu konuda yürütülen çalışmaların sayısı henüz oldukça az olmasına karşılık, kanımca günümüzde bir takıntı haline gelen “Zayıflama tutkusu” na; en akılcı, vücuda en az zarar verecek ve kolaylıkla uygulanabilecek bir yaklaşım olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Ancak etkin bir uygulama için bağırsak mikroflorasında yer alan bu bakterilerin enzim içeriklerinin belirlenmesi gerekiyor ki bu oldukça yoğun çalışmalar ile sağlanabilir. Şüphesiz, şişman ya da zayıf olmamızın nedeni sadece bağırsak bakterileri ile açıklanamaz. Ama neden bazıları su içse şişmanlarken, bazıları tabak tabak yediği halde formunu koruyor? Acaba bu sorunun cevabı bu konunun derinliklerinde mi saklı?