Domates, patlıcan, tütün gibi Amerika kıtasının keşfinden sonra dünyanın diğer kısımlarında yaşayan insanların tanıştığı sebzelerden biri de “Yer elması” (Helianthus tuberosus). Bitkinin yumruları “inülin” adı verilen fruktan [fruktooligosakarit] yapısında karbonhidratlar bakımından zengin (yüzde 76), yüzde 10 kadar da protein var. Potasyum (100 gramında 0.45 gram), demir bakımından zengin; bazı vitaminler (B1 ve B3), bakır, fosfor, vd. taşıyor.
Fransız veya Kanada patatesi olarak da isimlendirilmesine karşılık patatesten farklı olarak hiç nişasta veya yağ taşımıyor. Bu nedenle şeker hastaları için sağlıklı bir besin olarak kabul ediliyor. Ayrıca insan bağırsağında inülinleri sindirecek enzim bulunmadığından doymuşluk hissini artırıyor. Yani zayıflama diyetleri için uygun bir seçenek olarak düşünülebilir. İnülinlerin bağırsağımızdaki çok daha önemli rolü ise “prebiyotik” etkisi. Yani bağırsaklarımızda uzun süre kaldığı için “yararlı mikroorganizmaların” (probiyotik veya mikrobiyota) çoğalması için uygun ortam sağlıyor.
Bağırsaklarımızdaki yararlı bakterilerin sağlığımız için ne kadar önemli olduğunu köşe yazılarımla ara sıra vurgulamaya çalışırım. Gelişigüzel kullanılan antibiyotikler ve ilaçların bu zenginliğimize verdiği zararlar konusunda insanlar artık giderek bilinçleniyor. Bu bağlamda probiyotikler için ideal yaşam ve üreme koşullarının sağlanmasında inülinler günümüzün en popüler bitkisel bileşenleri arasında yer alıyor. İnülin kaynağı olarak en çok bilinen kaynak hindiba kökleri, ancak yer elması köklerinin de inülin bileşimi yüksek ve hindiba köklerinden farklı olarak lezzetli olduğu için yemek olarak da kullanılabiliyor.
Yayımlanan insan gönüllüler üzerinde yürütülen bir çalışmanın sonuçları yer elmasının prebiyotik olarak yararlı özelliklerini ortaya koyuyor. Yaşları 18 ile 50 arasında olan altmışaltı sağlıklı gönüllü (33 erkek ve 33 bayan) üç eşit gruba ayrılarak bir gruba içerisine 5 gram yerelması püresi ilave edilmiş armut/havuç/kır iğdesi meyve/sebze püresi karışımı, diğer gruba ise yine 5 gram yerelması püresi ile erik/armut/kırmızı pancar meyve/sebze püresi karışımı veriliyor. Kontrol grubu gönüllülere ise içerisinde yer elması yerine yoğunlaştırılmış şeker ve meyve yerine meyve aroması ilave edilmiş bir karışım veriliyor (plasebo). Burada “püre” ifadesi ile meyve veya sebzenin parçalanmış, ezilmiş hali kastediliyor. Gönüllülerin 3 hafta süresince normal beslenme alışkanlıklarının yanı sıra bu karışımlardan günde 100 gram yemesi isteniyor. Deney başlamadan ve üç haftalık uygulama süresinin sonunda alınan dışkı örneklerinde insan bağırsaklarında bulunan bazı yararlı ve zararlı bakterilerin miktarındaki değişim izleniyor.
Sonuç olarak yer elması püresi verilen her iki grupta da yararlı bakterilerin sayısında belirgin bir artış sağlandığı gözlemlenmiş. Özelikle en yararlı bakterilerden biri olan Bifidobakteri miktarındaki artış dikkat çekici. Buna karşılık zararlı bakterilerin (Clostridium vd.) miktarında bir artış olmamış. Diğer taraftan, uygulama tamamlandıktan sonra geçen 3 haftalık sürede (yani meyve/sebze karışımlarının verilmediği süreçte) bu artışın kaybolduğu bildiriliyor.
Sonuç olarak bağırsak sağlığının korunması için yararlı bir sebze olan yer elması yumruları ile hazırlanan lezzetli yemeklere diyetimizde daha fazla yer vermemiz yararlı olacaktır.
Ramnani P, et al., 2010: Prebiotic effect of fruit and vegetable shots containing Jerusalem artichoke inulin: A human intervention study.