İnsanların en önemli tutkularından biri ideal vücut ölçülerine sahip olabilmek; bu sadece kişinin sağlığının korunması bakımından değil, daha çekici görünüşe sahip olabilmek bakımından da önem verilen bir husus. Tabi öyle bir beklenti içerisinde olan insanlar kısa sürede ideal ölçülere ulaşabilmek için kendi ekonomik koşullarını zorlayarak tüm harcamaları yapabilecek duruma geliyor. Sonuç olarak; zayıflama ürünleri piyasada en yoğun talep gören ürünler arasında en üst sırada yer alıyor. Ancak piyasada ilaç olarak pazarlanan sentetik kaynaklı ürünler taşıdığı bazı riskler nedeniyle sadece uzman hekim kontrolünde uygulanabilmektedir. Dolayısıyla temin edilmesi reçete, hekim kontrolü gibi belirli koşullara bağlıdır. Halbuki internet üzerinden pazarlanan ürünler kolaylıkla satın alınabilmekte, üstelik doğal olması nedeniyle hiç bir risk taşımadığı ifade edilmektedir. Ancak doğal zayıflama ürünleri üzerinde yapılan bilimsel çalışmalar, bitki özütleri ya da doğal kaynaklı bileşenlerin zayıflatıcı etkilerinin kimyasal maddelere oranla çok daha zayıf olduğunu ortaya koymaktadır. Yani, doğal kaynaklı bir zayıflama ürünü ile diyet ve ekzersiz uygulamaları çerçevesinde bir ay içerisinde verilebilecek kilo kaybı 2-3 kilo ile sınırlı kalabilmektedir. İşte bu aşamada, doğal etiketli ürünlerin rekabet gücünü artırabilmek için ticari hırs devreye giriyor.
Yine zayıflama ilacı ve yine ölüm! Aynı senaryo tekrar tekrar gündeme geliyor. Ardından konu üzerinde tartışmalar, haber programları; ama sonuçta gelinen nokta aynı! Bir arpa boyu bile yol katedilememiş. Bu defa kurban Bartın’dan yüksek tansiyon hastası elli yaşında bir bayan. Suçlanan ürün ise bu defa farklı; telefon ile sipariş verilen altın çilekli bir zayıflama ürünü. Kısa bir süre önce bu köşedeki bir yazımda açıklamaya çalıştığım gibi, altın çilek olarak adlandırılan ve gıda olarak tüketilen bir meyvenin zayıflatıcı etkisi bulunduğuna dair hiç bir bilimsel kanıt bulunmadığı halde bu şekilde ölüme yol açması pek olası görünmüyor. O halde şüphenilmesi gereken katil yine aynı gibi görünüyor; sibutramin veya diğer sentetik ilaç etken maddeleri. Yüksek tansiyon hastası olduğu bilgisi gözönüne alındığında sibutramin olması ihtimali kuvvetleniyor. Ancak, daha önce bir eczaneden temin ettiğimiz altın çilek ürününde yaptığımız analizde herhangibir kimyasal madde izine rastlamamıştık. Dolayısıyla bu tip tüm ürünlerin suçlanmasını doğru bulmuyorum. Haberlerde yer alan bilgiler bu ürünün bir merdiven altı üretim olduğu, yani içerisine kimyasal maddelerin konulması ihtimalini artırıyor.
O halde sorun denetim yetersizliği. Sürekli tekrarlanan bu tip olaylara rağmen halâ etkili bir piyasa denetimi yapılamıyor. Telefon siparişi ya da internet üzerinden pazarlanan merdiven altında yapılan kaçak ürünler veya başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinden getirilen doğal etiketli ürünler tehlike ve ölüm saçmaya devam ediyor. Kanımca artık ilgili Bakanlıkların birbirleri ile yetki tartışmalarını bir kenara bırakıp etkin bir piyasa denetimi için ortak hareket etmesinin zamanı gelmiştir. Bunu başarmak hiç de zor değil, sadece niyet etmek yeterli. Vatandaşlarımızın devletinden bunu beklemek hakkıdır, sanırım.