28 Mayıs 2011 tarihli gazetelerde Türkiye’de ortalama yaşam süresinin 73,8 yıla uzadığı haberi yer alıyordu. Bundan elli yıl önce ülkemizde bu sürenin 50 yıl olduğunu göz önüne aldığımızda elli yılda sağlanan yaklaşık 25 yıllık gelişme dikkati çekici. Önümüzdeki elli yılda bir bu kadar daha artarak ülkemizde ortalama yaşam süresi 100 yıla ulaşır mı, bilemem. Ancak Japonya, Norveç ve diğer Kuzey Avrupa ülkeleri gibi yaşam kalitesinin yüksek olduğu toplumlarda ortalama yaşam süresi şimdiden 85’li yaşlara ulaştı. Dolayısıyla yukarıdaki öngörünün hiç de imkânsız olmadığını düşünüyorum.
Peki, bu süreçte ne değişti de insan ömrü bu kadar uzatılabildi?
İnsan; aynı insan, aynı genetik yapı.
Gelişen teknolojik ve koşullar mıdır, etkili olan? Günümüzde birçok hastalığın gelişiminde katkısı olduğunu bildiğimiz “stresin” azaldığından bahsedebilmek mümkün mü? Geliştirilen araçlar ile günlük yaşam kolaylaştı ama stres etkenlerinin elli yıl öncesine göre azaldığından bahsedebilmek mümkün mü? Trafik işkencesi, iş stresi, vd. giderek daha fazla sayıda olumsuz durum.
Ya besinler? Eskinin o lezzetli meyve ve sebzeleri, etleri hatıralarımızda kaldı. Şimdi, hangilerinin hormonlu ya da GDO’lu olduğu, ya da raf ömrünü artırmak için hangi katkı maddelerinin ilave edildiği endişesi ile besleniyoruz. Alın size bir stres etkeni daha! Yani stres koşulları kat be kat artmış durumda. O halde bu gelişmenin sırrı nerede?
Şüphesiz bu süreç içerisinde bilimsel araştırmalar sonucu geliştirilen tıbbi yöntemler ve ilaçların bu konudaki katkısı yadsınamaz. Ancak sadece bu etkene göre bir değerlendirme yapmanın sağlıklı olamayacağını düşünüyorum. Bence giderek yaygınlaşan “Sağlıklı Yaşam” kavramının uzayan ortalama yaşam süresi ile doğrudan ilişkisi bulunuyor. İnsanlar artık sağlığını nasıl koruyacağını öğrenmeye başladı. Yani, testi kırılmadan önlemini almaya çalışıyor. Daha önce pek fazla önem verilmeyen “Koruyucu Tababet” günümüzün önemli kavramlarından biri haline geldi.
Prof.Dr. Osman Müftüoğlu’nun hafta başında köşesinde yazdığı ve eski Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel ile ilgili anısı dikkate değer. 1990’lı yıllarda Sayın Demirel’in doktoru olarak onun sağlığını korumak amacıyla Omega-3, koenzim-Q10, Ginkgo biloba gibi doğal besin desteklerini kullandığını, ancak bu uygulamasına o dönemde hekim camiasının tepki gösterdiğini aktarıyor. Bu gün sonuç ortada, Sayın Demirel 87 yaşında ve gayet sağlıklı (daha uzun sağlıklı bir yaşam dilerim). Dr. Müftüoğlu, haklı olarak, bir serzenişte bulunuyor; “karşı çıkanların çoğu günümüzde bu tip besin desteklerinden tedavi uygulamalarında yararlanıyor”. Bence o dönemde karşı çıkan bu insanların hatalarını görerek hastalarının sağlığı için bilimsel bulgulara dayanan bu tip uygulamalara tedavilerinde yer vermesi bir erdemdir. İşte günümüzde bu kavramın adı “İntegratif Tıp” ya da “Bütünleşik Tedavi”. Bu suretle, Tıbbın babası Hipokrat’ın temel felsefesi de yerine getirilmiş oluyor; “Önce hastana zarar vermeyeceksin”. Sağlık bize tanrının bir hediyesi ise onu korumak bizim görevimiz. Sık sık ifade ettiğim gibi; “Sağlıklı yaşam ya da tedavi satranç oyunu gibidir; doğru taş, doğru hamle” hayat kurtarır. Bu konuda bir uyarıda bulunmam gerekiyor. Maalesef ilgili Bakanlıklar arasında anlayış farkı ve otorite boşluğu nedeniyle kullanılan ürünlerin kalitesine dikkat etmek gerekiyor. İnsanların bu eğilimini kazanca dönüştürmek isteyenler sizleri aldatmaya çalışabilir. Bu nedenle, güvenilir marka ürünleri eczanelerden satın almayı tercih ediniz. Gerektiğinde ürün ile ilgili kalite belgelerini talep ediniz.
"Günlük sağlık haberleri ve benzer konularla ilgilenenler için www.saglikiletisimplatformu.com'u ziyaret etmekte fayda var. Bu platform, çeşitli sağlık konularıyla ilgili makaleler, uzman görüşleri ve güncel bilgilere erişim sağlıyor. Ayrıca, 'Besin destekleri uzun yaşamın sırrı mı?' gibi özel sağlık sorularınızı da burada bulabilirsiniz. Ancak, daha detaylı bir inceleme ve kişisel sağlık durumunuzla ilgili öneriler almak isterseniz, online danışmanlık hizmetleri sunan www.onlinemuayenehane.com'u da ziyaret etmenizi tavsiye ederim."