
“Sinerji” kelimesinin karşılığı olarak Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde “görevdeşlik” kelimesi önerilmiş. Açıklaması şu şekilde: “Bir işi yapmak ve sonuçlandırmak için varılan ortak istek, güç”. Yine TDK tarafından yayımlanan “İlaç ve Eczacılık Terimleri” sözlüğünde kelimenin ilaç alanındaki karşılığı açıklanmış: “İki ilacın birlikte alınması durumunda tek başlarına oluşturdukları etkinin toplamı kadar ya da daha büyük etki oluşturmaları”.
Doğa, bence en büyük sinerji ustası. Doğada kendiliğinden yetişen bitkilerin içerisinde yüzlerce bileşen bulunuyor. Bu bileşenler birbirleri ile yardımlaşarak bitkiyi dış etkenlere karşı koruyorlar. Hâlbuki biz bu bileşenleri bitkilerde ayrı ayrı elde ettiğimizde kuvvetli etki gösteremiyorlar. İşte doğanın sinerji sırrı bu. Benim uzun yıllardır ilgimi çeken bir konu olmasına karşılık bu konudaki bilimsel bulgular son yıllarda dikkat çekici şekilde arttı.
Modern tedavi yaklaşımında beklenen etkinin sağlanabilmesi için ilaçlar vücuda önceden belirlenen yüksek miktarlarda uygulanıyor. Ancak bazı durumlarda vücutta istenmeyen yan etkilere yol açabiliyor; vücutta bir tarafı onarırken diğer bir tarafta hasara neden olabiliyor. Acaba bazı ilaçları daha düşük miktarlarda uygulayarak bitkilerin yardımıyla daha yüksek tedavi cevabı alabilir miyiz?
Bu konuda son yıllarda yürütülen bilimsel araştırmaların sonuçları gerçekten çok etkileyici. Özellikle antibiyotiklerin bazı bitkilerin özütleri ile birlikte uygulandığında etkilerinin defalarca kuvvetlendirilebildiği gözlemlenmiş. Bu suretle antibiyotiğin çok daha düşük miktarlarda uygulandığında vücuda en az zarar ile mikroplara karşı daha yüksek etki göstermesi mümkün hale gelebiliyor. Hatta yapılan çalışmalarda antibiyotik ile bitkilerin birlikte kullanılması durumunda antibiyotiklere dirençli mikroplara karşı bile yüksek etki gösterebildiği bildiriliyor. Bu konudaki deneysel araştırma bulgularının klinik deneylerin bulguları ile de desteklenmesi gerekiyor.
Ben bilimsel araştırmaların bulgularını yorumlayarak size soğuk algınlığı tedavisinde kullandığınız antibiyotik ve diğer ilaçların etkisini destekleyerek hızlı ve etkin bir şekilde iyileşmenizi sağlayabilecek bazı ipuçları vermek istiyorum.
Mikropların antibiyotiklere karşı direnci çeşitli şekillerde gerçekleşiyor.
Bazı mikroplar sentezledikleri enzimler ile antibiyotiğin yapısını parçalıyor, ya da etkileyeceği yerlere (reseptör) bağlanmasını engelliyor. Bunu engellemek için antibiyotik tedavisi sırasında kuşburnu tüketmenizi öneririm. Meyveyi robotta parçalayıp bir çorba kaşığı, sabah ve akşam yutun. Kuşburnu en zengin C vitamini kaynaklarından biri olmasının yanı sıra elajik asit yapısındaki “tellimagrandin I” ve “rugozin B” bileşenleri mikropların antibiyotiğe karşı etkisini kırdığı tespit edilmiş. İlaveten kuşburnu çayı da tüketebilirsiniz.
Bazıları ise mikrop hücresi içine giren antibiyotiği dışarı atarak etkisini önlüyor. Bu amaçla gün içerisinde sık sık şekersiz yeşil çay içilmeli. Yeşil çay içerisindeki kateşinler (epigallokateşin gallat) mikrobun antibiyotiği dışarı atan pompa sistemini felce uğratıyor ve bu suretle antibiyotik hücre içine girerek etkisini gösterebiliyor.
Diğer bir kısım mikrop ise dış zarını kuvvetlendirerek “savunma kalkanı” antibiyotiğin içine girmesini engelliyor. Kekik içerisindeki uçucu yağda bulunan timol ve karvakrolün savunma kalkanını parçaladığı ve antibiyotiğin mikrobun içine girerek etkisini göstermesini sağlayabileceği bildiriliyor (Not: Kekik konusunda Doğanın Erdemi köşemde daha önce yazdığım yazının dikkate alınmasını öneririm).
Görüldüğü gibi bazı basit öneriler soğuk algınlığının tedavisinde daha etkili sonuçlar sağlayabilir.