Bahar aylarında gazetelerde bu yıl dünya genelinde arıların toplu şekilde öldüğünü bildiren haberler çıktığında “artık bal da bulamayacağız” diye düşünerek çok üzüldüm. Şüphesiz benimki bencilcene bir düşünce, hayvancıklar bilemediğimiz bir nedenle telef oluyor, biz ne düşünüyoruz! “Koyun can derdinde, kasap et derdinde” misali. Ama, her ne kadar bulmak zorlaştıysa da, bir “gerçek kovan balının” tadına da doyum olmaz, hani!.
Bir kaç ay önce bir yerel gazetede, bir bal satıcısının vermiş olduğu ilan gözüme ilişmişti. Reklamın başlığı “Her türlü dertlere deva olan....” diye başlıyor. Altına sıralamış bir sürü hastalık; iyi gelmediği hastalık yok gibi, en az 80-90 derde devadır diye de bağlamış sonunda. Hepimiz gerçek balın sağlık için yararlı olduğunu biliriz, ama 80-90 gibi bir rakam görünce de sanırım güvenimiz sarsılıyor. Acaba bal gerçekten yararlı mı?
İsterseniz bir doğa mucizesi olan bu olayı hatırlayalım. Arılar çiçeklerdeki nektarı (bal özü) toplamak için çiçek çiçek gezer. Aslında nektar, entemofil (tozlaşması böcekler ile olan) bitkilerin tozlaşmak için böcekleri cezbetmek amacıyla ürettikleri bir salgı. Dolayısıyla, arı nektar salgılayan bitkilere gittiğinde vücuduna bulaşan polenleri de diğer bitkilere taşıyarak tozlaşmayı sağlar. Yani arılar sadece bal üretmekle kalmaz, doğanın dengesi için son derece önemli bir görevi de görmektedirler. Yanlış hatırlamıyorsam Einstein, “arılar olmasa dünyada bir kaç yıl içerisinde insanların yiyeceği hiç bir şey kalmazdı” diye arıların önemini vurgulamış.
Arılar nektarları toplayarak kovanlarına geldiğinde kovanların önüne yerleştirilen tel kafeslerden geçerken vücuda yapışan bu yapışkan polen kütleleri dökülür ve arıcılar tarafından toplanarak “arı poleni” olarak kullanılır. Arılar ürettikleri balı petekler içerisine koyarken kıraliçe arı için hazırlanan daha yüksek besleyici niteliklere sahip bal ise “arı sütü” adı ile bilinir. Peteklerin tamamlanmasından sonra ise yine arılar petekleri mikroorganizmalar ve yağmur gibi dış etkenlerden korumak için peteklerin üzerini bir madde ile kaplarlar. “Propolis” olarak adlandırılan bu ürün de son derece değerlidir. Bu doğa olayı sonucu beş kıymetli ürün ortaya çıktığını görüyoruz; bal ve kovan ürünleri olarak da balmumu, arı poleni, propolis ve arı sütü. Bunların her biri insan sağlığı için son derece değerli ürünler ve yüzyıllardır sağlığı koruyucu ve tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Bir de arı zehirinin bazı durumlardaki tedavi edici niteliklerini unutmamak gerekir.
Bal ve kovan ürünlerinın bileşiminde 200 kadar maddenin bulunduğu bilinmektedir; proteinler, amino asitler, vitaminler, polisakaritler, şekerler gibi temel bileşenler olarak bulunmakta ve balın besleyici özelliğini bu bileşenlerinden kaynaklanmaktadır. Mesela vücudumuz için gerekli olan ancak vücumuzda sentezlenemediğinden dışarıdan alınması zorunlu olan “esansiyel amino asitlerin” tümü (sekiz adettir) balda bulunmaktadır. Bu temel bileşenlerin haricinde, enzimatik (glukoz oksidaz, katalaz) ve enzimatik olmayan (askorbik asit, fenolik asitler, flavonoitler, organik asitler, karotenoitler) antioksidanlar bakımından zengin bir kaynaktır. İşte bal ve kovan ürünleri için ileri sürülen tüm yararlar antioksidan niteliği ile yakından ilgilidir. Balın bileşimi ve antioksidan kapasitesi balın elde edildiği bölgeye, bölgedeki çiçek örtüsüne ve balın elde edilme tekniklerine göre büyük değişiklik gösterebilmektedir. Mesela balın, polifenolik yapıda flavonoitlerden hesperitin (flavanon) taşıması narenciye çiçeklerinden hazırlandığını, 8-metoksi kempferol (flavonol) taşıması biberiye çiçeklerinden, luteolin taşıması lavanta çiçeklerinden ve kersetin (flavonol) taşıması ise ayçiçeği çiçeklerinden hazırlandığını göstermektedir. Dolayısıyla balın antioksidan özelliği de kaynak bitkiye göre önemli ölçüde değişebilecektir. Mesela; kersetin kimyasal yapısı bakımından yüksek bir antioksidan kapasiteye sahiptir. Buna bağlı olarak da kersetin türevleri bakımından zengin bal daha etkili olacaktır.
Halk arasında bir de koyu renkli balın daha yararlı olduğu kanısı yaygındır. Gerçekten de yapılan bilimsel çalışmalarda koyu renkli bal örneklerinin daha yüksek oranda flavonoitler ve karotenoitler taşıdığı ve dolayısıyla antioksidan özelliğinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bildiğiniz gibi karotenoitler de yüksek antioksidan özellikte bitki pigmentleridir.
Doğanın hediyesi; Bal ve kovan ürünleri sağlığımız için ne kadar yararlı? -2
Son yıllarda, giderek artan bir şekilde doğal antioksidanların insan sağlığı bakımından önemini ortaya koyan çalışmalar yapılıyor. Bilhassa fenolik asitler ve flavonoitler gibi fenolik bileşenlerinin antioksidan özellikleri dikkati çekiyor. Bu bileşiklerin oranı ve kimyasal yapıları kullanılan bal ve kovan ürününe göre değişiklik gösteriyor. Mesela, balda pinobanksin, pinosembrin, kersetin, krizin, galangin, luteolin ve kempferol gibi flavonoitler bulunurken, propoliste pinosembrin, pinobanksin ve krizin temel flavonoitler olarak bulunmaktadır. Dolayısıyla, bal ve kovan ürünlerinin etkisi de bu bileşenlerine bağlı olarak değişiyor.
Genel olarak değerlendirdiğimizde, bal ve kovan ürünlerinin içerisindeki bileşiklerin yüksek antioksidan özellikleri, bu ürünlerin kalp ve dolaşım sistemi bozuklukları, kanserler, bağışıklık sistemi yetersizlikleri ve çeşitli iltihaplı hastalıklardaki etkilerinin dayanağını oluşturmaktadır. Ayrıca bal, farklı derecelerde yaraların, kesiklerin, yanıkların, cilt ülserlerin, abselerin ve varikoz ülserlerin tedavisinde de etkili olmaktadır. Bal, vücuda sürüldüğünde cildin nemi ile içerisindeki glukoz oksidaz enzimi etkin hale geçerek ortama yavaş yavaş hidrojen peroksit vermekte ve bu suretle dokulara hasar vermeden bakteriler üzerinde etkili olmakta ve ayrıca besleyici özelliği ile hücre gelişimini hızlandırarak yara izi oluşumunu önleyebilmektedir. İshal tedavisinde kullanıldığında vücudun rehidratasyonunu sağlarken, sıcak su ile seyreltilip içildiğinde ise bağırsakları yumuşatarak kabızlığa iyi gelmektedir. Ancak yine de bal satıcısının ilanında iddia ettiği gibi 80-90 hastalığa iyi gelir mi, bilinmez!
Kovan ürünleri arasında “Arı poleni” ‘nin bileşiminin yaklaşık yarısı polisakaritlerden (kompleks şeker) ibaret olup ayrıca vitaminler, yağ ve lipitler, proteinler ve amino asitler taşımaktadır. Dolayısıyla arı poleninin besleyici özelliği yüksektir. Arı poleninin de antioksidan özelliği yapısında bulunan fenolik bileşenler (fenolik asitler ve flavonoitler) ve karotenoitlere bağlıdır. Arı poleni, halk arasında soğuk algınlığı, ülserler, kansızlık, enterit ve kolit gibi iltihaplı bağırsak hastalıklarında kullanılmaktadır. Son zamanlarda, bilhassa yaşlılığa bağlı azalan vücut direncini desteklemek amacıyla pazarlanmaktadır. Tabi etkisi, balda olduğu gibi, çevrede yetişen çiçeklerin çeşidine bağlı olarak bileşiminde meydana gelen farklılığa, arı poleninin işlenme şekline (yıkama, kurutma gibi) ve saklama koşullarına (ışık, süre gibi) göre değişiklik göstermektedir. Yani üreticiden üreticiye etkide farklılık görülebilmektedir.
Bir kaç yıl önce Doğu Karadenizli bir bal üreticisi, Arı poleni ve halis balı karıştırarak hazırladığı macunla bize geldi. Bu karışımı astım, bronşit, kanserler, sarılık, ülser, kolit ve çeşitli iltihaplı hastalıkların tedavisinde kullandığını ve yararlı olduğunu düşündüğünü, acaba macunun bu etkilerini araştırıp araştıramayacağımızı sordu. Tabi bütün bu tedavi önerilerinin incelenmesi oldukça zahmetli, ancak bir kaçı üzerinde çalışma yapmayı planladık. Yaptığımız deney hayvanı çalışmalarının sonuçları gerçekten ilginçti; halis balın zayıf etkili olmasına karşılık, macunun kuvvetli iltihap giderici ve ağrı kesici etki gösterdiği, bu etkisinin aspirine yakın olduğunu tespit ettik. Bu bakımdan iltihaplı hastalıklar, kolit gibi durumlarda etkili olabileceği düşünülebilir. Ayrıca ilaçla (parasetamol) oluşturduğumuz karaciğer hasarını çok iyi iyileştirdiğini, dolayısıyla karaciğer işlevlerini desteklediğini gördük. Ancak alkol ile oluşturduğumuz ülser üzerinde ne bal ne de macun beklenilen yararı gösteremedi, daha doğrusu etki fazla kuvvetli değildi. Bu etkilerin bal ve macunun belirli bir miktarda uygulanması ile ortaya çıktığını da belirtmek isterim. Yani kullanılan miktar önemli. Yaptığımız içerik analizinde ise arı poleni/halis bal macununun antioksidan etkisinin, halis bala göre 3 misli daha yüksek olduğunu tespit ettik. Yani, arı poleninin bal ile karıştırılması etkilerini de kuvvetlendiriyor.
"Günlük sağlık haberleri ve benzer konularla ilgilenenler için www.saglikiletisimplatformu.com'u ziyaret etmekte fayda var. Bu platform, çeşitli sağlık konularıyla ilgili makaleler, uzman görüşleri ve güncel bilgilere erişim sağlıyor. Ayrıca, 'Doğanın hediyesi; Bal ve kovan ürünleri sağlığımız için ne kadar yararlı? ' gibi özel sağlık sorularınızı da burada bulabilirsiniz. Ancak, daha detaylı bir inceleme ve kişisel sağlık durumunuzla ilgili öneriler almak isterseniz, online danışmanlık hizmetleri sunan www.onlinemuayenehane.com'u da ziyaret etmenizi tavsiye ederim."