Benim kovan ürünleri arasında favorim Propolis; işci arıların ağaç ve çalıların büyüyen kısımlarından toplayıp arka ayaklarında depoladıktan sonra kovanda balmumu ile karıştırarak hazırladığı reçinemsi bir madde. Kovanda meydana gelen hasarların ve çatlakların onarımı için ve kovanları korumak için kullanır. Kovanda petekleri bal ile doldurduktan sonra, kovanı dış etkenlerden (hava oksijeni, yağmur, su, vd.), mikroorganizmalardan (bakteri, mantar, virüs) ve diğer zararlılardan (böcekler) korumak amacıyla üzerini propolis ile kaplar.
Propolis, eski çağlardan beri tedavi de dahil çok çeşitli amaçlar ile kullanılıyor. Yapılan bilimsel çalışmalar ile iltihaplı hastalıklar, ülserler, yanıklar üzerinde iyileştirici etkisi bulunduğu ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği ortaya konulmuş. En dikkati çekici özelliği ise antibiyotik özelliği; bakteri, mantar ve virüs enfeksiyonları üzerinde etkili olduğu ortaya konulmuş. Nitekim 12.nci yüzyıldan kalma kayıtlarda propolisin ağız ve boğaz enfeksiyonlarının tedavisi ve diş çürüklerinin önlenmesi için hazırlanan reçetelerde yer aldığı görülmektedir. Günümüzde de diş çürüklerini önlemek üzere diş macunlarına ilave edildiğini görüyoruz. Ayrıca boğaz gargarası ya da pastil şeklinde ilaçlar halinde boğaz enfeksiyonlarında yararlı olmaktadır. Propolis ürünlerinin ağız ve boğaz mukozası üzerinde lokal olarak etkili olduğunun bilinmesine karşılık, son zamanlarda soğuk algınlığından korunmak için propolis taşıyan şurup ya da granül gibi içilen ürünlerin de pazarlanıyor.
Propolisin antibiyotik etkisi de antioksidan etkili bileşenlerine bağlı
Propolisin bu yararlı etkilerinin yine arıların bitkilerden topladığı antioksidan etkili bileşenlerine bağlı olduğunu artık belirtmeye gerek yok sanırım. Yapılan çalışmalarda bakteriler üzerindeki etkinin pinosembrin, galangin, kafeik asit ve ferulik asit içeriğine bağlı olarak ortaya çıktığı, virüsler üzerindeki etkisinin kafeik asit, luteolin ve kersetin, mantarlar üzerindeki etkisinin ise pinosembrin, pinobanksin, kafeik asit, benzil ester, sakuretin ve pterostilbene bağlı olduğu ortaya konulmuştur. Görüldüğü gibi kafeik asit en etkili bileşeni olarak dikkati çekiyor. Bu nedenle propolis örneklerinin analizinde kafeik asit miktarı değerlendirilmektedir [CAPE= kafeik asit fenil esteri]. Bu arada bir hususa dikkatinizi çekmek isterim; propolis pahalı olduğundan piyasada propolisli diye pazarlanan ürünlerde yeterli miktarda propolis bulunup bulunmadığından emin değilim. Hani propolis var mı var, yeterli mi? Orasını karıştırma! Önemli bir not; saf propolis tahriş edici özelliktedir, yani kullanılmadan önce mutlaka seyreltilmesi gerekiyor.
Arı sütü her derde deva mı?
Kovan ürünlerinden bir diğeri olan Arı sütü, işçi arıda başın iki tarafta bulunan guddelerden salgılanan bir sıvıdır. Yumurtadan çıkan larvalar ilk 3-4 gün arı sütü ile beslenir ve hızla gelişerek ağırlığının 1000 katına erişir. Kraliçe arı gözlerindeki larvalar ise bir süre daha arı sütü ile beslenerek farklılaşır ve kraliçe arıyı meydana getirir. Besleyici özelliği bala göre çok daha yüksek olduğundan kıymetli bir üründür ve kovandan toplanarak pazarlanır. Bu amaçla ya spatül kullanarak elle, ya da vakum ile emme yapılır. Ancak arı sütü mikroorganizma gelişimi için son derece müsait bir ortam olduğundan kullanılan alet ve kaplarda steriliteye (mikropsuzluk) dikkat edilmesi gerekir. Bir kovandan bir yılda 150-250 gram arı sütü elde edilebilmektedir. Arı sütünün bileşimi de diğer kovan ürünleri ile benzerlik gösterir, yani polisakaritler, proteinler, vitaminler, amino asitler ve antioksidan bileşikler bakımından zengindir. Koyu kıvamlı, özel kokulu ve beyaz renkli olup hava ile oksitlenerek rengi esmerleşir. Dayanıksız olması nedeniyle bekletilmesi sırasında etkisi önemli ölçüde azalmaktadır. Genellikle yüzde 1 oranında bal ile karıştırılarak pazarlanmaktadır. Benim en çok merak ettiğim bu kadar dayanıksız bir ürünün nasıl olup da dükkan raflarında oda ısısında ya da güneş altında vitrinde pazarlandığı!
Bal ve kovan ürünleri polen bakımından zengin olduğundan polen alerjisi olan kişilerde dikkatli olunması yararlıdır. Aslında bazı kaynaklarda balın alerjik kişileri “desensitize” ettiği, yani alerji etkenlerine karşı duyarsızlaştırdığı, bir çeşit aşı gibi işlev gördüğü yer alır.
Bal ve kovan ürünleri ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken en önemli husus, kullanılan bal ve ürünlerin “gerçek” ve “katışıksız olması”. Biliyorsunuz piyasada gerçek balı bulmak zor hale geldi; bazen şekerli suyu mumdan yapılmış hazır peteklerin yanına koyup bal diye satıyorlar. Arılar hazır şekerli suyu alıp enzimatik değişikliğe uğratarak bala benzer bir ürün meydana getiriyorlar. Bu durumda bitkilerdeki “polenler ve nektar” olmadığından balın ve kovan ürünlerinin hiç bir antioksidan etkisi olmayacak ve dolayısıyla yararı da bulunmayacaktır. Bazen ise, arılara şekerli su verme zahmetine bile girmeyip şekeri yakıp karamelize etmek suretiyle fiziksel inversiyona uğratıp sulandırarak bal diye satıyorlar. Şüphesiz benim bilemediğim başka “bal?” üretme teknikleri de vardır. Bu tip kişilerin yaratıcılıklarının sonu yok!
Bal ve kovan ürünleri ile ilgili bazı bilimsel bulguları size açıklamaya çalıştım. Sonuç olarak, bal ve kovan ürünleri gerçekten sağlığımız için son derece yararlı, ancak anahtar kelime; gerçek bal ve kovan ürünlerini bulabilmek!
"Günlük sağlık haberleri ve benzer konularla ilgilenenler için www.saglikiletisimplatformu.com'u ziyaret etmekte fayda var. Bu platform, çeşitli sağlık konularıyla ilgili makaleler, uzman görüşleri ve güncel bilgilere erişim sağlıyor. Ayrıca, 'Propolis antibiyotik etkili bir Kovan Ürünü' gibi özel sağlık sorularınızı da burada bulabilirsiniz. Ancak, daha detaylı bir inceleme ve kişisel sağlık durumunuzla ilgili öneriler almak isterseniz, online danışmanlık hizmetleri sunan www.onlinemuayenehane.com'u da ziyaret etmenizi tavsiye ederim."