Anne sütü, nitratlar, yağ asitleri, kaloriler, vitaminler, bazı mineraller gibi besleyici temel öğeler bakımından zengindir. Hiç bir yapay karışımın anne sütünün yerini alamayacağı bildirilmektedir. Diğer taraftan, anne sütü bebekte bağışıklık sisteminin oluşmasını sağlar. Özellikle laktasyonun ilk günlerinde zengin antikor içeriğine bağlı olarak bebeğin dış etkenlere karşı savunmasını destekler. Ancak çeşitli nedenlerle annenin bebeği besleyecek yeterli sütü bulunmayabilir. Bu gibi durumlarda “galaktagoglar” kullanılarak anne sütünün artırılmasına çalışılmaktadır. Bu amaçla kullanılan bazı sentetik ilaçların (Motium, metoklopramit) kan-beyin engelini geçerek santral sinir sisteminde hasar yaptığı bilinmektedir. Dolayısıyla halk arasında bitkisel kaynaklı galaktagoglar tercih edilmektedir.
Süt artırıcılar nasıl etki ediyor?
Bitkisel galaktagog tercihlerinde; anne sütü miktarını artırıcı, sütün akışkanlığını sağlayıcı özelliklerinin yanı sıra anne ve bebekte sinir sistemini rahatlatıcı, anne ve bebekte gaz/sancı sorununu giderici ve yeterli süt oluşumunu sağlamak üzere gerekli, vitamin, mineral vd. elementleri sağlayıcı formülasyonlardan yararlanılmaktadır. Anne sütünü artıran bitkilerin etkilerini vücutta hipofiz bezinden salgılanan prolaktin hormonu sentezini uyardığı ya da prolaktin salgılanmasını baskılayan dopamin gibi mediyatörlerin (vücutta bazı maddelerin salgılanmasını sağlayan aracı madde) oluşumunu baskılayarak gösterdiği bilinmektedir.
Hangi bitkiler süt artırıcı etki gösteriyor?
Anne sütü miktarını artırıcı özellikleri ile tercih edilen bitkiler arasında rezene, anason ve frenk kimyonu meyveleri anne sütünü artırıcı özelliğinin yanı sıra yatıştırıcı ve rahatlatıcı, anne ve bebekte gaz, şişkinlik, iştah kaybı gibi önemli sindirim sorunları üzerinde etkili olan bitkiler sıklıkla kullanılmaktadır. Özellikle rezene ve anason bebek koliklerinde yararlı olabilmektedir. Bu bitkiler süt artırıcı özelliklerinin yanı sıra anne ve bebeği soğuk algınlığı enfeksiyonları, öksürük, bronşit gibi hastalıklardan koruyucu rol oynamaktadır. Diğer taraftan, rezene ve anason meyvelerinin hamilelerde son dönemde kullanılması durumunda doğumu kolaylaştırdığı bildirilmektedir. Bu nedenle hamileliğin son haftasından önce kullanılması düşüklere yol açabileceği için önerilmez.
Süt artırıcı bitkiler arasında yer alan ısırgan yaprakları vitaminler (A, B1, B6, B12, C ve K), proteinler ve mineraller (silisyum, çinko, manganez) bakımından zengindir. Dolayısıyla etkisini daha ziyade anne sütü için gerekli temel besleyici elementleri sağlayarak göstermektedir. Ayrıca bağışıklık sistemini desteklemesi ve yangı giderici özellikleri emziren annenin sağlığını desteklemesi bakımından önemlidir.
Anne sütünü artırıcı etkisi bilinen bir diğer bitki ise çemen tohumudur. İçerisinde bulunan steroidal yapıların süt üretimini artıran hormonların sentezini artırdığı, vitamin ve protein içeriği ile besleyici destek sağladığı ileri sürülmektedir. Ancak çemen tohumunun en önemli dezavantajı tüm vücut sıvılarında (ter, idrar, vd.) yol açtığı hoş olmayan kokudur.
Bitkisel süt artırıcı ürünlerin seçiminde nelere dikkat edilmeli?
Emzirme döneminde kullanılacak bitkisel ürünlerin seçiminde kalite her zamankinden çok daha önemlidir. Çünkü ürünün kalitesi sadece annenin değil, yeni doğmuş bebeğin sağlığı ile de doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle bu bitkilerin kalitesine dikkat edilmesi, güvenilir kaynaklardan sağlanması, tarım ilacı kalıntıları, ağır metaller, radyoaktivite, çevresel atıklar ve mikrobiyolojik riskler taşımadığından emin olmak gerekir. Ayrıca çemen tohumunun kan şekeri düşürücü özelliği nedeniyle şeker hastası annenin kan şekerini düşürücü ilaçlarla birlikte çemen otunu kullanması durumunda kan şekerinin aşırı düşmesi riski bulunmaktadır.