Zayıflama amacıyla yararlanılan doğal ürünleri incelediğimiz ve dört hafta süren yazı dizimize iki hafta ara verdikten sonra bu hafta “ilaç dışı” bazı yardımcı hususlardan bahsetmek istiyorum.
Yağsız süt ürünleri ve kalsiyumun zayıflamaya katkısı
Yapılan bir çalışmada, yüksek kalsiyum içeriğine sahip düşük-kalori diyeti uygulanan obez deney hayvanlarında, düşük kalsiyum içeriğine sahip düşük kalori diyeti uygulananlara oranla ağırlık kaybının iki misli daha fazla olduğu gözlenmiş. Bu etkinin, kalsiyumun süt ürünlerinden sağlanması ile daha da belirginleştiğini dikkati çekmektedir. Bu bulguları rakamsal olarak ifade etmek istersek, sadece düşük-kalori diyeti uygulanması ile sağlanan ağırlık kaybı %11 ve vücut yağ kaybı %8 iken, düşük-kalori diyetine yüksek kalsiyum diyeti ilave edilmesi ile ağırlıkta %20 ve yağ tabakasında %25 azalma sağlanabilmektedir. Bu değerler kalsiyum kaynağı olarak süt ürünlerinin kullanılması ile ağırlıkta yaklaşık altı misline (%60) ve yağ kitlesinde beş misline (%42) ulaşmaktadır. Bu çalışmada, deney hayvanlarından alınan adipoz dokuda lipolizde %300-500 artış ve yağ asidi sentetaz salınımından %51 azalma gözlemişler. Sonuçta, yüksek kalsiyum diyetinin yağ yakılmasını (lipoliz) belirgin bir şekilde artırdığı, buna karşılık karbohidrat ve proteinden yağ oluşumunu (lipojenez) azaltığı görüşü ortaya çıkmaktadır.
Süt ürünlerindeki kalsiyumun, neden mide asidini gidermek amacıyla yararlanılan kalsiyum karbonat taşıyan antiasit vb. preparatlarından daha etkin olduğu henüz anlaşılamamaktadır. Deney hayvanları ile gözlenen bu sonuçların insan diyetlerinde ne derecede etkin olabileceği de henüz tam olarak bilinmemektedir. Ancak bu konuda bazı ipuçları dikkati çekmektedir. Bir çalışmada yüksek tansiyonun kontrolü amacıyla yüksek kalsiyum diyeti uygulanan hastalarda vücut yağ oranında belirgin bir azalma gözlenmiş. Bir epidemiyolojik çalışmada ise, kişilerin süt ve diğer kalsiyum kaynaklarını tüketmesi ile kilo kaybı arasında doğrudan bir ilişki tespit edilmiş. Bir başka çalışmada, yakın kaloride beslenen ancak diyetinde kalsiyum oranı düşük (700 gramdan az) olan kadınlarda, daha yüksek kalsiyumlu diyet uygulayanlara oranla daha az kilo kaybı gözlenmiş. Çevremdekilerin de uyguladığı bazı güncel diyet programlarında yağsız peynir ve diğer süt ürünlerinin (yağsız süt ve yoğurt) önemli yer tuttuğunu görüyorum.
Biliyorsunuz standard zayıflama diyetlerinde hep “bir kibrit kutusu beyaz peynir” önerilir. Peyniri çok seven biri olarak, bu nedenle, zayıflama diyeti programlarına hep soğuk bakmışımdır. Sanırım bu kavram bana daha uygun!
Baharatlar, zayıflama ve diyabet
Baharatlar yiyeceklerimize verdikleri lezzetlerin yanı sıra vücut için önemli yararları da söz konusudur; mesela mide asidini veya safrayı artırarak sindirimi kolaylaştırır. Bu nedenle, baharat olarak yararlanılan hemen hemen tüm bitki kısımları eczacılıkta “ilaç-drog” kategorisinde değerlendirilmektedir. Mesela, zencefil (Rhizoma Zingiberis) veya kırmızı biber (Fructus Capsici) gibi (Not: parantez içerisindeki Latince isimler Eczacılıkta bilinen bilimsel adıdır).
Baharatlardan biri olan “tarçın”ın içerisinde bulunan ve suda çözünen bir bileşenin glukoz metabolizmasına yardımcı olduğu bildirilmektedir. Kimyasal yapısı metilhidroksi kalkon polimeri (MHCP) olarak tanımlanan bu bileşen, insülinin hücrelere bağlanmasını sağlayan enzimi etkinleştirip ve bu işlevi engelleyen enzimi azaltarak, yağ hücrelerini insüline daha hassas hale dönüştürmektedir. Yapılan çalışmalar MHCP’nin glukoz metabolizmasını %20 oranında artırdığını ortaya koymaktadır.
Ayrıntılı çalışmalar henüz sürdürülüyor, ancak zararsız olması nedeniyle, bence kilo vermek isteyenlerin diyetlerine yardımcı olarak, insülin kullanmak zorunda olmayan tip-2 şeker hastalarının ve insülin-direnci olan kişilerin de kan şekerini kontrol altında tutabilmek amacıyla, günde yarım veya bir çay kaşığı tarçın ile hazırlanan çayı içmesini öneririm. Dikkat edilmesi gereken husus, iki tip tarçın var; yukarıda bahsi geçen “Seylan tarçını”, kıvrılmış ve dıştaki ağaç mantarı tabakası soyulduktan sonra iç içe geçirilerek kurutulmuş ve güzel kokusu olan tipidir. Diğer tipi olan “Çin tarçını” ise dıştaki mantar tabakası soyulmadan kurutulmuş ve normal bir ağaç kabuğu görüntüsündedir. Beta kayofilen taşımadığından Seylan tarçını gibi hoş kokmaz. Tarçını mutlaka toz edilmemiş halde alın ve kullanmadan hemen önce ufak bir değirmen ile toz edin. Toz tarçında MHCP’nin kayba uğraması pek söz konusu değilse de, hoş kokusu daha fazla olacaktır. Tabi bir de katıştırılmamış olduğundan daha emin olursunuz. Tarçın çayı içerek kilo vermek söz konusu değil, sadece diyete zararsız ve keyif veren bir yardımcı olarak düşünülmeli. Bir de her diyabet hastasında kan şekeri üzerinde etki sağlanamadığı belirtiliyor.