Dr. Dukan diyetinde üzerinde durulan diğer bir bitkisel ürün ise “konjac” ya da “konyaku”. Yeni bir madde değil, Uzakdoğuda besin olarak ve geleneksel tababette yüzlerce yıldır kullanılıyor. Amorphophallus konjac bitkisinin yumru köklerinden elde edilen bir glukomannan, yani emilemeyen bir polisakarit. Çözünmeyen lifli yapısı nedeniyle suyla şişerek bağırsaklarda doluluk sağlıyor. Mide boşalma süresini artırarak ve/veya ince bağırsaktan geçiş süresini azaltarak karbonhidrat ve lipitlerin emilimini azaltıyor. Bu suretle hem yarattığı doygunluk hissi ile iştahı azaltır, hem de lipit, kolesterol, şekerli maddelerin emilimini azaltarak dışkı ile dışarı atılmalarını sağlar; bu suretle kan lipitleri, kolesterol ve kan şekerinin yükselmesini engeller. Bu etkileri yürütülen klinik araştırmalar ile de desteklenmektedir. Ülkemizde yürütülen bir klinik çalışmada ise hipertiroidi hastalarında konjac kullanımının tirodi hormunu (T3 ve T4) seviyelerinin düşürülmesinde yararlı olduğu bildiriliyor.
Konjac, sindirim enzimlerine dirençli olup, ağız yoluyla alındıktan sonra hemen hemen hiç parçalanmadan kalın bağırsağa kadar gelebilmektedir. Kalın bağırsakta buradaki mikrobiyota (yararlı bakteriler) tarafından bir miktar parçalanmakta, meydana gelen çeşitli metabolitler bağırsak sağlığı için önemli olan yararlı bakterilerin (mikrobiyota) gelişmesi için ortam yaratmaktadır. Konjac büyük ölçüde parçalanmadan dışkı ile atılmaktadır.
Konjac su tutarak şişme özelliği ve mikrobiyotanın gelişmesini sağlaması nedeniyle kabızlıklarda da yararlı olmaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan bir klinik çalışmada süreğen kabızlık şikâyeti olan 4,5 ile 12 yaşları arasında 44 çocukta günde 5 grama kadar (kilo başına 100 miligram) miktarlarda 4 hafta süreyle uygulandığında kabızlık şikâyetinin başarılı bir şekilde giderilebildiği gözlemlenmiş. Yani kabızlık sorunu bulunan çocuk ya da yetişkinler için güvenilir bir seçenek.
Tablet şeklinde kullanıldığında yemek borusundan başlayarak mide-bağırsak sisteminde tıkanmalara yol açabileceği uyarısı yapılıyor. Bu bakımdan toz halde ya da kapsül şeklinde bol su ile birlikte alınması öneriliyor. 4 aya kadar kullanımlarda herhangi bir zararlı etki bildirilmemiş. Ancak bağırsaklarda şişerek kalması nedeniyle kişilerin almak durumunda olduğu diğer ilaçların da emilimini azaltması söz konusu. Glukomannanların muhtemelen safra asitlerinin itrahını artırmasına bağlı olarak besinlerde bulunan yağda çözünen vitaminlerin (A, D, E ve K) emilimini azaltabileceği bildiriliyor. Bu durumdan kaçınmak için ilaçların konjac almadan bir saat önce ya da 4 saat sonra yutulması akılcı bir önlem olacaktır. Haıtırlatmakta yarar gördüğüm bir diğer husus ise bağırsak sistemi ameliyatlarından sonra bir kaç ay süre ile kullanılmaması gerekir, aksi takdirde genişleyerek dikişleri patlatabilir.
Kilo verme uygulamalarında yemeklerden otuz dakika önce günde 3 defa 1 gram verilmesi öneriliyor. Ancak kan şekeri kontrolü ya da insülin direnci sendromu vakalarında önerilen miktar günde 8-13 grama kadar çıkarılabiliyor. Ancak yeterli miktar su ile alınmaması durumunda bağırsak tıkanıklığı gibi önemli sorunlar yaratabileceği unutulmamalı.