Anne sütünün yeni doğan bebeklerin sağlıklı gelişimi için en önemli kaynak olduğu biliniyor. Nitratlar, yağ asitleri, vitaminler, bazı mineraller gibi besleyici temel öğeler bakımından zengin olmasının yanı sıra, bebeğin bağışıklık sisteminin henüz gelişmemiş olması nedeniyle hastalıklara karşı korunmasında gerekli desteği sağlamaktadır. Anne sütü, içerisinde bulunan süperoksit dismutaz, glutatyon peroksidaz, katalaz, E vitamini, C vitamini ve karotenoitler gibi enzimatik ve enzimatik olmayan antioksidan bileşenler vasıtasıyla, bebeğin serbest radikal hasarına karşı korunmasında rol oynamaktadır. Ancak anne sütünün sağlayacağı bu antioksidan etkinin annenin kendisinin sağlıklı beslenmesi ile yakından ilişkili olduğu bildirilmektedir.
Polipeptit bir hormon olan prolaktin beyinde hipofiz bezinin ön tarafında bulunan özel laktotrof hücreleri tarafından sentezlenerek salgılanır ve çeşitli biyolojik etkileri arasında laktasyonu uyarmakla görevlidir. Prolaktin epitel hücrelerinde süt proteinlerinin sentezini uyarır. Yeni doğan tarafından meme başına yapılan emme uyarısı prolaktin sekresyonunu başlatan klasik bir nöro-endokrin reflekstir. Ancak doğumu takip eden süreçte yeterli miktarda süt oluşumunun sağlanamaması anne sütünün kesilmesine yol açabilmektedir. Özellikle yorgunluk, stres, duygusal sorunlar, anne veya bebeğin hastalığına bağlı olarak anne ve bebeğin ayrı tutulması, preterm doğum gibi bir çok etkene bağlı olarak laktasyonun baskılanması söz konusu olabilmektedir.
Galaktagoglar ya da laktojenikler, anne sütünün miktarı ve kalitesinin artırılmasında yararlanılan maddelerdir. Ancak bu amaçla kullanılan bazı sentetik ilaçların (motium, metoklopramit) kan-beyin engelini geçerek santral sinir sisteminde hasar yaptığı biliniyor. Dolayısıyla bu amaçla halk arasında özellikle bitkisel çay ya da besleyici karışımları tercih edilmektedir.
Bitkisel galaktagog tercihlerinde anne sütü miktarını artırıcı, sütün akışkanlığını sağlayıcı özelliklerinin yanı sıra anne ve bebekte sinir sistemini rahatlatıcı, anne ve bebekte gaz/sancı sorununu giderici ve yeterli süt oluşumunu sağlamak üzere gerekli, vitamin, mineral gibi elementleri sağlayıcı formülasyonlardan yararlanılıyor. Anne sütünü artıran bitkilerin etkilerini vücutta hipofiz bezinden salgılanan prolaktin hormonu sentezini uyardığı ya da prolaktin salgılanmasını baskılayan dopamin gibi mediyatörlerin etkisini baskılayarak gösterdiği biliniyor.
Çemen tohumu (Trigonella foenum-graecum) anne sütünü artırıcı etkisi bilinen bitkilerden biridir. İçerisinde bulunan steroidal yapıdaki bileşenlerin süt üretimini artıran hormonların vücutta biyosentezini artırdığı, ayrıca vitamin ve protein içeriğiyle besleyici destek sağladığı ileri sürülüyor. Ancak çemen tohumunun en önemli dezavantajı tüm vücut sıvılarında (ter, idrar, vd.) yol açtığı hoş olmayan kokusudur. Diğer taraftan çemen tohumunun kan şekerini düşürücü etkisi bilinmektedir. Bu bakımdan özellik diyabetik annelerde şeker ilaçları ile birlikte uygulandığında annede hipoglisemi şoku riskine karşı dikkatli olunması gerekir. Ayrıca bebeğin kan şekerini aşırı düşürebileceği şeklinde bazı kaynaklarda rastlanılan bilgiler bulunmasına karşılık, uluslararası literatüre yansımış bu şekilde vaka bildirimi bulunmamaktadır. Ancak yine de dikkatli olunmasında yarar var.
Anne sütünü artıran bitkilerden bir diğeri ise çörekotu tohumu (Nigella sativa). Çörekotu yemeklerimize bir lezzet öğesinin ötesinde sağlığımız için tam bir savaşcı. Halk arasında bağışıklık sisteminin desteklenmesinde, anne sütü artırıcı, idrar artırıcı gibi fizyolojik etkilerinin yanı sıra astım, yüksek ateş, bronşit, grip, öksürük, romatizma, baş ağrısı, ekzema, kan şekerini düşürücü, kurt düşürücü etkilerinden yararlanılmaktadır. Yürütülen deneysel araştırmalarda antienflamatuvar, immünomodülatör, antioksidan, antialerjik, hepatoprotektif, analjezik, antibakteryel, öksürük kesici, hipoglisemik etkileri ortaya konulmuştur. Deney hayvanları üzerinde yürütülen yeni bir çalışmada çörekotu tohumlarının süt artırıcı (galaktojenik) etkisi araştırılmış. Değirmende toz edilen tohumlar sıcak su içerisinde 15 dakika kaynatılarak hazırlanan sulu özüt ve yağı uzaklaştırılmış (petrol eteri ile sabit yağı uzaklaştırılmış) tohumlardan alkol (%80’lik) ile tüketilerek hazırlanan alkol özütü emziren anne sıçanlara ayrı ayrı 15 gün süreyle iki farklı dozda (0,5 ve 1 g/kg) uygulanmış. Sonuçlar anne sütü miktarındaki değişim, bebek sıçanların ağırlığında değişim izlenerek değerlendirilmiş. Sonuç olarak, hem sulu hem de alkollü özütün anne sütü miktarını ve yeni doğan ağırlığını belirgin bir şekilde artırdığı gözlemlenmiş. Çörekotunun bu etkilerinin uygulamanın sekizinci gününden sonra belirginleştiği bildiriliyor. Yani etkinin sağlanması için uzun süreli kullanılması gerekiyor.
Anne sütünü artırmak üzere halk arasında kullanılan diğer bitkilerden; anason (Pimpinella anisum), rezene (Foeniculum vulgare) ve frenk kimyonu (Carum carvi) meyveleri, her üçü de aynı bitki ailesinden. Bunlardan anason ve rezene benzer bileşenlere sahip. İçerisindeki uçucu bileşenlerden anetolün östrojenik (kadın hormonuna benzer) etkisine bağlı olarak süt salgısını artırdığı, adeti söktüğü ve doğumu kolaylaştırdığı bildirilmektedir. Doğumu kolaylaştırıcı etkisi nedeniyle doğuma yardımcı olması için hamileliğin son haftasında kullanılması öneriliyor. Anetol yapısal olarak dopamin ile benzeştiğinden dopamin reseptörleri için kompetitif antagonist etki göstermektedir. Dolayısıyla dopaminin reseptöre bağlanarak prolaktin sekresyonunu baskılayıcı etkisini önlemekte, buna bağlı olarak prolaktin salımını uyarılarak süt üretimi artmaktadır.
Anason da anne sütü artırıcı özelliğinin yanı sıra yatıştırıcı ve rahatlatıcı, anne ve bebekte gaz, şişkinlik, iştah kaybı gibi önemli sindirim sorunları üzerinde etkisine bağlı olarak halk arasında kullanılıyor. Rezene ve anason özellikle bebek koliklerinde yararlı olabiliyor. Bu bitkiler süt artırıcı özelliklerinin yanı sıra anne ve bebeği soğuk algınlığı enfeksiyonları, öksürük, bronşit gibi hastalıklardan da koruyucu rol oynuyor. Anasonun sulu ve alkollü özütlerinin deney hayvanlarında süt üretimi üzerindeki etkisi, çörekotu üzerinde araştırma yapan grup tarafından benzer deney protokolü ile incelenmiş. Değirmen ile parçalanan anason meyvelerinden çörekotunda olduğu gibi su ve alkolle (%80’lik) iki ayrı özüt hazırlanmış ve yine emziren sıçanlara aynı miktarlarda 15 gün süresince verilerek sonuçlar değerlendirilmiş. Anasonun sulu özütünün verilmesinden 23 saat sonra süt miktarının hemen hızla arttığı ve 7 gün sonunda en yüksek değerine eriştiği, ancak daha sonra tekrar düşüş gösterdiği gözlemlenmiş. Alkollü özütün etkisi ise 3 gün sonra başlayarak süt miktarında 15 gün sonunda sulu özütten daha yüksek bir değere ulaşmış. Alkollü özütün daha yüksek etki göstermesi içerisinde trans-anetolün yanı sıra anasona kokusunu veren anetol taşıması ile ilişkilendirilmiş.
Bu bitkiler haricinde ısırgan yapraklarının da süt artırıcı özelliği bulunduğu bilinmektedir. Etkisinin bileşiminde bulunan vitaminler (A, B1, B6, B12, C ve K), proteinler ve mineraller (silisyum, çinko, manganez) ile ilişkilendirilerek, doğrudan prolaktin hormunu üzerindeki etkisinden ziyade anne sütü için gerekli temel besleyici elementleri sağlayarak gösterdiği ileri sürülmektedir. Ayrıca ısırganın bağışıklık sistemini uyarması ve yangı giderici özellikleri emziren annenin sağlığını desteklemesi bakımından önemli.
Anne sütünü artıran bitkiler arasında tanıdığımız iki bitki; muz (Musa paradisiaca) ve karabamya (Hibiscus sabdariffa)’nın da anne sütünü artırıcı etkisini ortaya koyan iki çalışma dikkatimi çekti. Ancak etkili olan kısım muzun meyvesi değil “çiçekleri” ve karabamyanın da kullandığımız kısmı olan koyu kırmızı renkli çanak yaprakları değil “tohumları”.
Karabamya Afrika’da yetişiyor, ama çanak yaprakları ülkemizde bitki çaylarına kırmızı renk vermek için yaygınbir şekilde kullanılıyor. Nijerya’da yapılan çalışmada bitkinin tohumlarından farklı çözücüler ile hazırlanan özütlerin emziren sıçanlara laktasyonun 3. ve 17. Günleri arasında uygulanması ile etilasetat özütünün anne sütünü ve yeni doğan ağırlığını belirgin bir şekilde artırdığı gözlemlenmiş. Deney sonunda yapılan ölçümlerde karabamya özütünün prolaktin seviyesini yükselttiği belirlenmiş.
Meyvesini tükettiğimiz muzun çiçekleri üzerinde yapılan çalışma ise Melezya’da yapılmış. Emziren sıçanlara muz (Musa x paradisiaca) çiçeklerinin sulu ve alkollü özütlerinin 15 gün süreyle uygulanması ile, sulu özütün uygulamanın 6. gününden başlayarak giderek artan bir şekilde süt miktarını artırdığı, 13. günde yüzde 25’lik bir miktar artışı sağladıktan sonra düşüşe geçtiği gözlemlenmiş. Alkollü özütü ise tamamen etkisiz bulunmuş.
Anne sütünü artırıcı özelliği bilinen bitki sayısı oldukça az. Yukarıda özetlemeye çalıştığım deney hayvanı çalışmaları ile anne sütünü artırıcı etkileri ortaya konulmuş. Hiç şüphesiz bu amaçla kullanılan bitkisel ürünlerin kalitesi, üzerine titrediğimiz, anne sağlığı ve dolaylı olarak yeni doğan sağlığını olumsuz etkileyebileceğinden, günlük kullandığımız bitkisel ürünlerden çok daha önemli. Bu bakımdan eczacılarımızın halkı bu bitkileri aktar gibi yerlerden alıp kullanmamaları konusunda uyarmaları; çevresel toksinler, tarım ve veteriner ilaçları, ağır metaller, mikrobiyolojik bulaşma gibi olumsuz etkenler bakımından kalitesi analiz edilmiş kalitesine güvenilen markalı ürünler kullanılmasının sağlanması önemli bir görevdir.
Bako IG., et al., 2008: Lactogenic study of the ethyl-acetate fraction of Hibiscus sabdariffa L. seed on pituitary prolactin level of lactating albino rats. International Journal of Applied Research in Natural Products 6,30-7.
Hosseinzadeh H., et al., 2013: Effect of aqueous and ethanolic extracts of Nigella sativa seeds on milk production in rats. Journal of Acupuncture and Meridian Studies 6, 18-23.
Hosseinzadeh H., et al., 2014: Effect of aqueous and ethanolic extracts of Pimpinella anisum L. seeds on milk production in rats. Journal of Acupuncture and Meridian Studies 7, 211-6.
Kavurt S., et al., 2013: The effect of galactagogue herbal tea on antioxidant and antioxidant status of human milk. The Journal of Maternal-Fetal and Neonatal Medicine 26, 1048-51.
Mahmood A., et al., 2012: Galactagogue effects of Musa x paradisiaca flower extract on lactating rats. Asian Pacific Journal of Tropical Medicine 882-6.
Türkyılmaz C., et al., 2011: The effect of galactagogue herbal tea on breast milk production and short term catch-up of birth weight in the first week of life. The Journal of Alternative and Complementary Medicine 17, 139-42.