Her bitkide fotosentez sonucu yüzlerce bileşik meydana gelmektedir. Bu zengin kimyasal yapı çeşitliliği nedeniyle bitkiler yeni etkili ilaç moleküllerinin geliştirilmesinde en önemli kaynaklardan biri olarak kabul edilmektedir. Ancak yapılan çalışmalar, her bitki içerisindeki bileşenlerin birbirleri ile ikili ya da çoklu etkileşimleri sonucu farklı etki profilleri ortaya koyabildiğini göstermektedir. Nitekim son 20-30 yılda bu maddeleri karışım halde taşıyan bitki özütlerinin kullanılmasının etkili bileşenlerinin tek başına uygulanmasına oranla daha yararlı olduğu eğilimi dikkati çekmektedir. Bu nedenle, Ginseng özütü, Ginkgo özütü ya da Yeşilçay özütü gibi ürünlerin sağlığın korunması ve tedavi amacıyla kullanılması tercih edilmektedir.
Diğer taraftan, insanlar hastalıklarını iyileştirmek ya da korunmak amacıyla çeşitli ilaçlar kullanmaktadır (farmakoterapi). Bu ilaçlar ile yediğimiz besinler dahil bitki özütleri içerisindeki zengin yapısal çeşitliliğe bağlı etkileşimler neticesi daha kuvvetli bir tedavi cevabı ya da zararlı etki görülmesi mümkündür. Dolayısıyla, gerek internette ve gerekse yazılı ve görsel basında sıklıkla yer alan yazılarda belirtildiği gibi; “BİTKİSEL İSE ZARARSIZDIR” şeklindeki yaklaşımlar asla doğru kabul edilemez. Eğer bir ilaç tedavisi alınıyorsa, sadece destek amacıyla aldığımız bitki özütleri değil, yediğimiz besinler konusunda bile dikkatli ve bilinçli olunması gerekir. Kanımca “Bilinçli olmak” en önemli anahtar kelime. Birçok tedavi uygulayıcının genellikle bu olası olumsuz etkileşimler nedeniyle bitki özütlerinin kullanımından kaçınması akılcı bir yaklaşım olamaz. Hastaları bitkisel ürünlerin kapsamlı biyolojik etki çeşitliğinden mahrum bırakmak yerine bilimsel kaynaklarda yer alan bilgilere göre hastaların ilaç ile bitkisel ürün kullanımını bilinçli bir şekilde koordine etmek ve yönetmek en doğru yaklaşım olacaktır.
Bu konuda birkaç örnek vermek sanırım yararlı olacak. Sarımsağın besin olarak yemeklerimize kattığı nefis lezzet dışında çok iyi bir bitkisel deva olduğunu herkes bilir. Ancak kan sulandırıcı ya da kan pıhtılaşmasını önleyici ilaç kullananlar için sarımsak kullanımında dikkat edilmesi gerekmektedir. Çünkü sarımsak da kan sulandırıcı etkisi nedeniyle kullanılan ilacın etkisini artırarak hastalarda kanama riskine yol açmaktadır. Ancak bu önlenebilir bir risk; kullanılan ilacın miktarının hekim tarafından ayarlanması ile risk ortadan kaldırılabilir. Hastanın sarımsak ürünlerini kullanmasının engellenmesi, onu sarmısağın kanserlere karşı koruyucu, yüksek tansiyon ve kan şekeri kontrolündeki etkinliği gibi çeşitli yararlarından mahrum etmek olacaktır. Sanırım “bilinçli olmak” ifadesi ile neyi belirtmek istediğimi anlatabildim. Burada daha önce de bahsettiğim bir hususu önemle hatırlatmakta yarar görüyorum. Sarımsağın etkili olabilmesi için ya sarmısağı ağzınızda çiğneyerek yemek, ya da eczanelerde satılan sarımsak kapsüllerini kullanmak gerekiyor. Sarmısağı yutmak ya da pişirmek suretiyle gerekli biyolojik cevabı –yararı- sağlamak mümkün değil.