Yaz tatili plânları sanırım büyük ölçüde tamamlanmıştır. Ama cildinizi güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korumak için hangi ürünleri kullanacağınıza henüz karar vermemiş olabilirsiniz. Çevre kirliliği, toksik gazlar vd. etkenler nedeniyle atmosferdeki ozon tabakasının giderek inceldiği, güneşin zararlı ışınlarını yeterince süzemediği bildiriliyor. Dolayısıyla cildimizi güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korumak için giderek daha yüksek koruma faktörlü ürünler pazarlanıyor. Ancak yüksek koruma faktörlü ürünlerin kullanılması soruna bir çözüm getirmiyor. Hatta aksine vücudumuzun güneşten yararlanmasını engellediği için zararlı. Çünkü bizim güneş ışınlarına ihtiyacımız var.
İnsan derisi, iç organları fiziksel, kimyasal ve çevresel etkenlere karşı koruyan vücudun en büyük organı (1,5-2 metrekare). Cildin güneş ışınlarına maruz kalması, süreye bağlı olarak, cilt kuruması, hızlı cilt yaşlanmasına bağlı artan kırışıklıklar, hipo- veya hiperpigmentasyon gibi değişik derecelerde olumsuz etkiler yapabilmektedir. Bu değişiklikler içerisinde şüphesiz en tehlikelisi cilt kanseri gelişimi riskinde belirgin ölçüde artış.
Bitkilerde bulunan fenolik/polifenolik yapıda bileşiklerin bilimsel çalışmalar ile ortaya konulan iltihap giderici, bağışıklık sistemini düzenleyici ve serbest oksijen radikallerinin vücuda verdiği hasarı önleyici etkileri nedeniyle başta cilt kanserleri olmak üzere birçok kanser tipinin önlenmesinde koruyucu olarak kullanılması önerilmektedir. Bu tip bileşenlere sahip bitkiler arasında özellikle yeşil çay (polifenolleri), üzüm çekirdeği (proantosiyanidinleri), mübarek diken (silimarin) ve retinoitlerin cildi güneş ışınlarının yol açtığı kanser etkenlerinden koruduğu, oksidatif baskıyı, yangıyı ve hücre DNA hasarını önlediği çeşitli bilimsel çalışmalar ile ortaya konulmuştur.
Deney hayvanlarında yürütülen çeşitli deneysel çalışmalarda yeşil çay ürünlerinin (yeşil çay polifenoller veya etkili bileşeni epigallokateşingallat) ağız yoluyla (içme suyuna karıştırılarak) ya da deriye (merhem şeklinde) uygulanması suretiyle cilt kanserlerinin (non-melanoma) oluşumunu engelleyebileceği sonucuna varılmıştır. Bu çalışmalarda deri üzerine uygulamanın daha etkili bulunmasına karşılık, hazırlanacak formülasyonlarda yeşilçay polifenollerinin ciltten emilimini artırabilecek düzenlemelerinin yapılması gerekmektedir.
Ancak güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için yeşilçayın sadece güneş kremi halinde sürülmesi gerekli değil. Düzenli olarak günde 5-6 bardak yeşil çay tüketilmesinin de insanların cildinde aynı derecede koruma sağlayabileceği bildiriliyor. Bu şekilde tüketilmesi suretiyle sadece güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı değil, yeşil çay polifenollerinin etkili olduğu diğer kanser türleri üzerinde de koruyucu bir etki sağlanması ve bağışıklık sisteminin desteklenmesi mümkün olabilir.