“Dikkat Eksikliği Bozukluğu” (DEB) çocuklarda ve adolesanlarda dikkat yetersizliği, dalgınlık, huzursuzluk ve hırçınlık gibi belirtiler ile ortaya çıkan bir durum. Kişi ile doğrudan konuşulduğunda çoğunlukla dinlemiyormuş gibi görünür. Dikkatini toplayamadığından ödevlerinde veya verilen görevlerde hatalar yapar. Dikkat yetersizliği öğrenme sorunlarına, huzursuzluk ve hırçınlık ise davranış bozukluklarına yol açar. Bunlara bağlı olarak sürekli karşı çıkma, çekişme içinde olma, kolay sinirlenme ve tahammülsüzlük gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu olumsuz tablo zaman içerisinde ailesinden ve okulda çevresinden uzaklaşmasına, içine kapanmasına neden olur. Depresyon, sıkıntı, hırçınlık, kolay sinirlenme, madde bağımlılığı, antisosyal davranışlar gibi olguların olasılığı artar. Vakaların hemen hemen yarısında sorunlar ileri gençlik ve yetişkinlik dönemlerine de yansıyarak, organizasyon bozukluklarına ve üretkenliğin azalmasına yol açabilmektedir.
Tedavisi amacıyla yararlanılan ilaçların kısıtlı yararı ve bazı yan etkileri bulunduğu bilinmektedir. Bitkisel ilaç seçenekleri arasında; Alman papatyası (Matricaria recutita), şerbetçiotu (Humulus lupulus), kediotu (Valeriana officinalis), oğulotu (Melissa officinalis), çarkıfelek (Passiflora incarnata) gibi bildiğimiz bazı bitkilerin Dikkat Eksikliği Bozukluğu vakalarında yararları bulunduğu bildiriliyor. Bu bitkilerin tümünün çeşitli derecelerde “yatıştırıcı” özellikte olduğunu biliyoruz. Yani bu bitkiler, hastaları mümkün olduğunca sakinleştirmeye, rahatlatmaya yönelik olarak uygulanıyor, ancak dikkat eksikliği sorunu üzerinde tatminkâr bir yarar sağlayamıyor. Bu bitki seçeneklerinden farklı olarak Ginkgo biloba bitkisinin Dikkat Eksikliği Bozukluğu vakalarında etkili olabileceği ileri sürülmektedir. Bu amaçla İtalya’da bir hastanenin Çocuk ve Adolesan Psikolojisi kliniğinde uygulanan dar kapsamlı ve açık bir çalışmanın sonuçları çok yeni yayınlandı.
Çalışma, onyedi ile ondokuz yaşları arasında seçilen ve Dikkat Eksikliği Bozukluğu olduğu uluslararası kriterlere (DSM-III-R) uygun olarak teşhis edilen dördü erkek, ikisi bayan altı kişide yürütülmüş. Gönüllülere ağız yoluyla 4 hafta boyunca günde 200 mg standart Ginkgo özütü (Egb 761) uygulanmış, bu süreç içerisinde başka ilaç verilmemiş. Süre sonunda hastalara altmış kadar hususun değerlendirildiği bir test (Wender-Utah Questionnaire) uygulanmış. Test sonuçları Ginkgo uygulamasının Dikkat Eksikliği Bozukluğu belirtilerini belirgin bir şekilde iyileştirdiğini ortaya koymaktadır. Tedavi sırasında hastalarda tansiyonda belirgin bir değişim görülmemiş, dolayısıyla hastaların tümü çalışmayı tamamlayabilmiş. İlk iki haftada 2 hastada görülen baş ve mide ağrısı ise daha sonra kaybolmuş. Ginkgo’nun özellikle dikkat eksikliği üzerinde olumlu katkısı olduğu, ayrıca hiperaktiviteyi (aşırı hareketlilik) azalttığı, tahammülsüzlüğü azalttığı gözlenmiştir. Ginkgo’ uygulamasının bir başka olumlu yönü ise yan etki olasılığının düşük olması. Bu nedenle, deney sonrasında da hastaların tedaviye devam etmek istedikleri bildirilmektedir. Araştırıcı, Ginkgo uygulamasının standart ilaç tedavisine (klonidin) oranla en önemli avantajının uyutucu etkisinin çok daha düşük olmasını ve etkisinin daha uzun sürmesini vurgulamaktadır. Bu bakımdan Ginkgo’nun metilfenidat gibi psikoaktif ilaçlar ile birlikte uygulanmasının, her ikisinin ayrı ayrı uygulanmasından daha fazla etkili olabileceği belirtilmektedir.
Bu çalışma sadece bir ön çalışma, daha fazla hasta üzerinde daha uzun süreli etkinlik ve güvenilirlik çalışmalarının yürütülmesi gerekir.