Farklı şekillerde gelişen ve seyreden ikiyüz kadar eklem hastalığı tipi bulunuyor. Bunlar arasında romatoid artrit, osteoartrit en çok bilinenleri, ancak, Kaschin-Beck hastalığı, ankilozan spondilit, gut artriti, psöriyatik artrit, sistemik lupus eritematoz, fibromiyalji, bel/boyun ağrısı & vd. daha bir çok çeşidi bulunuyor. Kesin bir çözüm henüz bilinmediğinden, genel yaklaşım hastalığın daha fazla ilerlemesini önlemek, hastaların şikâyetlerinin hafifletilmesi, yaşam kalitesinin artırılmasına yönelik ilaç uygulamaları. Bu amaçla bu hastalıkların ortak özelliklerinin yangı olması nedeniyle yangı-giderici ve ağrı kesici ilaçlar yaygın bir şekilde kullanılıyor. Ancak mevcut yangı-giderici ve ağrı kesici ilaçların ülser, karaciğer harabiyeti gibi ciddi yan etkileri nedeniyle, bunların sıklıkla kullanılması neticesi, halk arasındaki deyimi ile “bir tarafı düzelteyim derken, diğer bir taraf bozuluyor”.
Doğal tedavi seçenekleri arasında “glukozamin” ve “kondroitin”, aynı zamanda vücudumuzda kıkırdak ve eklem sıvısının temel bileşenleri olması bakımından daha güvenilir bir seçenek olarak son yıllarda giderek artan bir şekilde tercih ediliyor. Ancak etkinliği üzerinde yürütülen klinik çalışmaların sonuçlarında görülen tutarsızlar nedeniyle, bu ürünlerin gerçekten etkili, ya da etkisiz olduğuna karar verebilmek zorlaşıyor ve kafaları karıştırıyor. Bu konuyu aydınlığa kavuşturmak için yapılan meta analiz çalışmaları ve ilgili yorumların sonuçları kanımca son derece önemli bazı püf noktalarını ortaya koyuyor.
Amerika Birleşik Devletlerinde piyasada satılan glukozamin ürünlerinin hiç birinin içerisinde ambalaj üzerinde yazılan miktarda etkili madde bulunamamış. Yani satın alınan ürünün kalitesi, firma güvenilirliği son derece önemli. Aklıma Amerika’dan dönerken büyük kutularda satılan bu ürünleri satın alıp da getirenler geliyor!
Etkisi ancak 6 ay kullanıldıktan sonra ortaya çıkıyor. Yani kısa sürede beklentilerin yüksek olmaması gerekiyor.
Kıkırdak oluşumunda temel bileşenler olan proteoglikanların oluşumu için kükürt (sülfür) önemli. Bu nedenle olumlu sonuç alınan klinik çalışmalarda “glukozamin sülfat” (1500 miligram) kullanıldığı görülüyor.
Klinik çalışmalarda Glukozamin sülfat ve kondroitin sülfat karışımı uygulanan hastalarda, etik bir kural olarak, gerektiğinde hastaların ağrı kesici kullanmalarına izin verilir. Tedavinin başarısı glikozamin/kondroitin uygulanmadan önce ve sonrasında kullandığı ağrı kesici miktarındaki azalma ile değerlendirilir. Bu uygulamalarda ağrı kesici olarak parasetamol kullanılmışsa kandaki sülfat derişimi düştüğü için tedavinin başarısız olduğu görülüyor. Bunun muhtemel nedeninin oluşan “sülfat-parasetamol” metabolitinin idrar ve safra ile vücuttan hızla atılması olabileceği ileri sürülüyor.
Glukozamin sülfat/kondroitin sülfat formülünün içerisinde “doğal yangı-giderici” bileşenlerin bulunması eklemlerdeki yangıya bağlı hasarın ilerlemesinin önlenmesi bakımından yararlı olacağı bildiriliyor. Bu amaçla ananas meyvelerinden elde edilen “bromelin” yangı-giderici özelliğinin yanı sıra glukozamin ve kondroitinin emilimini artırıcı etki de yapıyor.
Yangı-giderici özelliğinin yanı sıra ağrı kesici etkisi ile Güney Afrika bitkisi olan şeytan pençesi (Latince adı ile Harpagophytum procumbens) hastaların ağrı şikâyetlerinin giderilmesi bakımından önemli bir katkı sağlıyor.
Bu önerilen besin desteği uygulamalarının yanı sıra eklem hastalıklarında Omega-3 ya da resveratrol gibi “Antioksidan” desteklerin kullanılmasının kıkırdak hasarının ilerleyişinin önlenmesi ve eklem yapısının onarımı, eklemlerde ağrı ve hastanın hareketliliğinin sağlanması bakımından yararlı olabileceği bildiriliyor. Bir başka seçenek ise günde 2-3 bardak zeytin yaprağı çayı içilmesi. Bu suretle eklemlerdeki hasarın onarılmasına yardımcı olunabilir. Olabilir diyorum, çünkü her reçetenin herkese mutlaka iyi geleceği şeklinde genel bir kural da yoktur.
Görüldüğü gibi tedavi, basit bir şekilde verilen ilacın yutulmasından öte ustalık isteyen bir sanat. Her safhasının mevcut bilimsel bulgulara göre akılcı bir şekilde planlanması gerekiyor. En önemlisi kullanılan ilacın kalitesi, içerisinde yeterli oranda etkili madde taşıyor mu? Eğer ilacın kalitesi uygunsa, bu durumda uygulamanın bireysel özelliklere göre dikkatle ayarlanması gerekiyor.