Sızma zeytinyağı gibi saflaştırılmamış zeytin ürünlerinin sağlığımız için ne kadar yararlı olduğu giderek artan sayıda bilimsel çalışmalar ile ortaya konuluyor. Sızma zeytinyağının içindeki o acılık aslında içerisinde bulunan sağlığa yararlı bileşenlerin bir göstergesi; fenolik bileşikler (tirosol, hidroksitirosol), lignanlar, sekoiridoitler (oleuropein ve türevleri). Zeytin ve ürünlerinin yararlarının önemli bir kısmından sorumlu bu bileşenler üzerinde yürütülmüş yüzlerce bilimsel araştırma bulunuyor; serbest radikal hasarına karşı koruyucu (antioksidan), kansere karşı (antikanser), damar sertliğini önleyici, sinir sistemini koruyucu (nöroprotektif), tansiyonu düşürücü (hipotansif), kan şekerini düzenleyici (hipoglisemik), vd.
Zeytin içerisindeki bu yararlı bileşenlerin miktarı meyvelerin olgunlaşma zamanına göre farklılık gösterdiği bildiriliyor. Zeytinin tam olgunlaşması ile en yüksek orana eriştiği, ancak siyaha dönüşme sırasında keskin bir düşüşle miktarının azaldığı tespit edilmiş. Dolayısıyla sızma zeytinyağının içerisinde bu yararlı bileşenlerin oranı da yağın elde edildiği zeytinin özelliğine, işlenme şekline ve saklama süresine göre farklılık gösteriyor.
Zeytin ve zeytin ürünlerinin insan sağlığı üzerinde yararlarına ilişkin 2017 yılında yürütülmüş yetmiş civarında bilimsel araştırmadan dikkatimi çeken ikisi ile ilgili bilgileri sizinle paylaşıyorum.
Şeker hastalığında
Amerika’da (Virginia Tech.) yapılan ve Biochemistry dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmada zeytinde bulunan en önemli etken maddelerden biri olan oleuropein’in zayıflamaya yardımcı olduğu bildiriliyor. Araştırıcılar oleuropein’in insülin salgılanmasını artırarak metabolizmayı düzenlediği, hücrelerin şekeri enerji olarak kullanmasını sağladığı, bu suretle yağ şeklinde depolanma riskini azalttığını ileri sürülüyor. Bence daha da önemlisi şeker hastalarında yüksek oranda bulunan zararlı hormon “amilin”in miktarını azaltıyorlar. Bu bakımdan oleuropein dünya genelinde giderek artan şeker hastalığı sorununun önlenmesinde önemli rol oynayabileceği düşünülüyor.
Travma sonrası hafıza kaybında
Oleuropein üzerinde yürütülen bir başka yeni çalışmada ise sinir sistemi üzerindeki etkinliği incelenmiş. Travma sonrası stres bozukluğu, bireylerde ruhsal ya da fiziki travmaya yol açan doğal afetler (deprem, yangın, sel), işkence, savaş, kazalar (iş, trafik), beklenmedik ölüm ve hastalıklar sonrası gelişen, hafıza kaybı, öğrenme kapasitesinde azalma gibi semptomlarla seyreden bir psikolojik hastalık. Travma uygulanan deney hayvanlarında yürütülen bu araştırmada oleuropein verilen sıçanlarda travmaya bağlı olumsuz etkilerin önlenebildiği gösterilmiş.