Zayıflama diyetlerinde müshil ya da idrar söktürücü etkilere sahip ürünlerin kullanılması, başlangıçta bağırsakların boşalması ve vücuttan suyun atılmasına bağlı olarak hemen bir kaç kilo kaybı sağlaması nedeniyle kullananların moralini yükseltmektedir. Ancak bu tip etkiye sahip ürünlerin uzun süreli kullanılması, yol açabileceği riskler nedeniyle günümüzde artık önerilmemektedir.
Zayıflama rejimlerinde günümüzde yaygın uygulanan yaklaşımlar, öncelikle “İştahı kesmek” ve “yağları yakmak”. Daha önce de bahsettiğim “acı kırmızıbiberin” etkili bileşeni olan “kapsaisin”, sempatik sinir sistemi uyararak adrenal medulladan kateşolaminlerin salgılanmasını sağlamakta ve bu suretle iştahı kestiği, yağ yakılmasını hızlandırdığı ileri sürülmektedir. Gelen sorulara bakarak bu konuda bir hususu daha açık belirtmek ihtiyacı duyuyorum; kapsaisin maddesi acı kırmızıbiberde bulunuyor, normal kırmızı biberde bulunmuyor. Normal olarak etkili bir uygulama için acı kırmızıbiberin günde 3 defa 10 gram gibi çok yüksek miktarlarda kullanılması öneriliyor ki, uzun süreli kullanımda sindirim sisteminde yol açabileceği tahriş neticesi önemli riskler söz konusu olabilir. Bu konuda önemli sayılabilecek bir gelişme, araştırıcılar kapsaisin ile aynı etkiye sahip, ama acı olmayan bir alternatif kaynak üzerinde çalışıyorlar. Ülkemizde yetişmeyen bir bitkiden (Evodia türleri) elde edilen “evodiamin” isimli madde ile deney hayvanlarında yürütülen çalışmalarda yağ depolanmasını önleyerek kilo almayı önlediği tespit edilmiş. Bu maddeyi taşıyan ürünler ne zaman piyasaya çıkacak bilinmez ama, bir diğer baharat olan zencefil kökü içerisindeki gingeroller de kapsaisin ile benzer etki yapmakta, safra salgısını artırarak yağların sindirimine yardımcı olabilmektedir. Deney hayvanları üzerinde yürütülen çalışmalarda, 2 ay süre ile yağlı diyetle beslenen farelerin besinlerine yüzde 1-3 oranında ilave edildiğinde kilo almayı önlediği, total kolesterol ve trigliserit miktarını düşürdüğü, kan şekerini azalttığı gözlenmiş. Yağlı diyet ile beslenen hayvanlarda kilo almayı önlediğine göre, diyet ile birlikte uygulandığında daha etkili olabileceği düşünülebilir.
Peki zencefil ne kadar güvenilir?
Sağlıklı 12 gönüllü insana 2 hafta süresince günde yaklaşık 1.2 gram (günde 3 defa 400 mg) zencefil verildiğinde sadece bir kişide uygulamanın ilk 2 günü içerisinde ishal görülmüş, başka bir olumsuz durum tespit edilmemiş. Ancak günde 6 gramın üzerinde kullanılması durumunda mide ekşimesi ve mide tahrişi görülebiliyor. Bilindiği gibi zencefil günde 1 gramı aşmayan miktarlarda hamilelikte sabah bulantılarının giderilmesi amacıyla da kullanılıyor ve hamile deney hayvanları üzerinde yürütülen çalışmalarda cenin üzerinde herhangi olumsuz etkisi tespit edilememiş. Bu da güvenililiğinin göstergesi olarak değerlendirilebilir. Diğer taraftan, zencefilin pıhtılaşmayı önleyici etkisi nedeniyle kan sulandırıcı ilaç kullananlar ve kan şekerini düşürücü etkisi nedeniyle de şeker düşürücü ilaç kullananlarda dikkatli uygulanması, safra artırıcı etkisi nedeniyle de safra kesesi bulunmayan kişilerde kullanılmaması yerinde olacaktır.
Bağırsaklarda şişerek doygunluk hissi yaratan bitkisel ürünler
İştahı baskılamak amacıyla yararlanılabilecek bir başka seçenek grubu ise şişerek bağırsaklarda doluluk hissi oluşturan polisakarit tipi bileşenlere sahip bitkisel ürünler. Bu tipi ürünler arasında “Karnıyarık tohumu kabuğu” yüzde 10-30 arasında müsilaj taşır ve şişerek hem bağırsaklarda boşalmayı kolaylaştırır, hem de besinlerle alınan yağ ve şekerlerin emilimini kısmen engeller. Bu tip ürünlerin kullanılması sırasında bol miktarda su ile birlikte alınması gerekir. Yine benzer yapıda bileşenlere sahip olan Konjac kökü (glukomannan) ya da Guar zamkı (galaktomannan) yararlı olabilmektedir. Ancak bu tip ürünlerin kilo verme aşamasında değil de, kilo verdikten sonra kiloyu koruma mücadelesi sırasında daha yararlı olabileceği ileri sürülüyor.