Uzun süren gün ışığı süresi nedeniyle yaz günleri insana yaşam coşkusu verir, daha iyimser yapar. Ancak Ramazan ayının yaz dönemine rastlaması nedeniyle “yaşam coşkusu“ sanırım yerini, bir görevi yerine getirmenin verdiği, “iç huzuruna” bırakıyor. Aslında bir kaç yıldır Ramazan yaz döneminde ama, son yüzyılın en sıcak günlerinin Ramazan ayına rastlaması nedeniyle, bu yıl orucun insan vücudu üzerindeki etkisi çok daha fazla hissediliyor. Dolayısıyla insanlar, açlığın ve özellikle de uzun süreli susuzluğun vücuttaki olumsuz etkilerini nasıl gideririm arayışı içerisinde. Bu tip arayışların çağımızdaki adresi internet, şüphesiz. Merak ettim, acaba internet sitelerinde bu konuda nasıl öneriler yapılıyor, hangi ürünler pazarlanıyor.
İnternette yapılan önerilerde hekim ve diyetisyenlerin beslenme önerileri ön plana çıkıyor. Şüphesiz posalı veya kepekli besinlerin tüketilmesi akılcı bir yaklaşım. Ancak başka bir grup var ki aradığım onlar! Baharatçı, aktar ya da kendini bitkisel tedavi uzmanı olarak tanımlayan (!) kişilerin önerilerinin yer aldığı siteler. Sitelerdeki önerilerin çoğu zaten birbirinden kopyalanmış. Gelin bunlardan bir kaçını inceleyelim.
Bilindiği gibi, uzmanlar günümüzde kronik rahatsızlığı olan hastaların ve özellikle sürekli ilaç kullanılması gereken durumlarda oruç tutmanın yaratacağı yaşam riskleri konusunda hemfikir. Özellikle kalp ve damar hastalıkları, ülser, şeker hastalığı en riskli olanları. Konya’lı bir baharatçının sitesinde ise kalp, tansiyon, kolesterol ve şeker hastalarının rahatlıkla oruç tutabileceği bitkisel ürünleri bulunduğu belirtiliyor. Ülser, gastrit ve reflü hastaları için kudretnarı macunu ya da kapsülü, şeker hastaları için kırmızı bamyaçiçeği çay ve kapsülü, kolesterol hastaları için önerdiği bitki ise funda yaprağı çayı ve kapsülü. Bu önerilerin sahibi sanırım sapla samanı birbirine karıştırıyor. Kudretnarının ülser tedavisinde etkili olduğu bilinmesine karşılık ülser hastalarında mide asidinin günboyu boş midede yol açacağı hasarı önleyebilmesi mümkün değil. Benim reflü ve gastrit hastalarındaki önerim eczaneden alacakları aljinik asit taşıyan ilaçları sahur ve iftarda kullanmaları. Aljinik asit deniz yosunlarından elde edilen bir polisakarittir. Bu nedenle midede daha uzun süre kalır ve reflü olduğunda yemek borusunun iç yüzeyini kaplayarak mide asidinin vereceği hasarı azaltır. Ama ülser hastaları oruç tutmaktan kaçınmalı. Aynı şekilde funda yaprağı önerisi de son derece mantık dışı. Çünkü funda yaprağı idrar artırıcı özelliği nedeniyle zayıflama programlarında vücuttan sıvı atılması amacıyla kullanılmaktadır. Halbuki zaten oruç tutan kişi gün boyu su içemiyor, bu sıcaklarda üstüne üstlük bir de vücuttaki suyu da kaybederse ne olur? En büyük tehlike kalp ve damar hastaları ve bilhassa henüz teşhis konulmamış olanlar , yani kalp yetersizliği olduğunu henüz bilmeyenler. Vücuttan aşırı sıvı atılmasına bağlı olarak tuz dengesinin (potasyum/sodyum) bozulması ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Bir başka sitede ise iştahı baskılamak için yeşil çay ve kafein taşıyan tabletlerin kullanılması öneriliyor. Ancak bu ürün zayıflama amacıyla yağ yakıcı ve metabolizmayı hızlandırıcı olarak pazarlanıyor. Metabolizma hızlanırsa vücutta yenilenler hızla tükenerek açlık hissi artacaktır. Ayrıca kafein (çay ve kahvenin etkili maddesi) idrar artırıcı özelliği olduğundan yine vücuttan sıvıların hızla uzaklaşmasına yol açar. Yani bana mantıklı bir öneri olarak görünmedi.
Oruç tutanlarda iştahı azaltmak için bir başka öneri dikkatimi çekti. Hani, şu geçen hafta da bahsettiğim ve ölümlere neden olduğu için Sağlık Bakanlığı tarafından toplatılma kararı alınan kırmızı biber hapları internet üzerinden de isteyenlere pazarlanıyor. Şaka gibi!
Önerilerden sadece bir kaçını inceledik. Risk almak isteyenler deneyebilir, ama biraz Rus ruletine benziyor.