Eskiden “maşallah ne kadar sağlıklı” diye bir sağlık göstergesi olarak görülen “tombulluk” ya da diğer adı ile şişmanlık, artık günümüzde kronik metabolik bir hastalık olarak kabul ediliyor. Vücutta yağ metabolizmasının bozulması sonucu aşırı yağ birikmesi “hiperlipidemi”, tip-2 şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, bazı kanserler ve solunum sistemi hastalıkları gibi en tehlikeli hastalıkların etkenleri arasında yer alıyor.
Bu bakımdan şişmanlık sorununa çözüm arayışı geniş yelpazede grupların ilgisini çekiyor. Bilim adamları sorunu çözecek ilaçlar geliştirmek için araştırırken, sağlık elemanları cerrahi ya da diyet önerileri ile çözüm getirmeye çalışıyor. İnternette ise etkin bir çözüm bulunmaması nedeniyle para kazanma peşinde olanlar.
Hiperlipidemi ve şişmanlığa çözüm yaklaşımları içerisinde yağ oluşumunu azaltacak, lipit metabolizmasını düzenleyecek, yağ asitlerinin karaciğerde oksitlenmesi sağlayacak ilaçlar ya da doğal ürünler özellikle ön sıralarda yer alıyor. Olası hedefler arasında insan vücudunda mevcut enzimler arasında adenozin-monofosfat ile etkinleşen protein kinaz (AMPK) enzimi dikkati çekiyor. AMPK enzimi yağ asidi oluşumunu ve kolesterol sentezini baskılarken, kaslarda yağ asitlerinin oksitlenmesini ve şeker kullanımını uyarıyor ve pankreastan insülin salgılanmasını düzeliyor.
Sirke, çeşitli meyvelerin ekşitilmesi ile hazırlanan, mutfakların önemli bir çeşnisi. Eski kayıtlarda sindirimi kolaylaştırmasının yanı sıra binlerce yıldır deva olarak çeşitli enfeksiyonlara karşı (bakteri, mantar, böcek ısırıkları, siğil ya da başta bit enfestasyonu) yaygın olarak kullanıldığı kayıtlı. Sirkenin temel bileşeni, çoğunuzun bildiği gibi, asetik asit. Ancak hazırlandığı meyveye göre değişen organik asitler (tartarik, malik, vd.) ve bitki asitleri (kafeik asit, vd.), vitaminler, amino asitler vd. taşıyor.
Sirkenin obezitedeki etkinliği konusunda farklı mekanizmalar ileri sürülüyor. Bu önerilerden biri şu şekilde. Sirke içindeki asetik asit vücutta asetil-koenzim A’ya dönüşerek adenozin-monofostat (AMP) üretimini sağlıyor. Bu suretle AMP/ATP oranı yükseliyor ve fosforilasyona uğrayarak, yukarıda bahsettiğim enzim olan, AMPK miktarı artıyor. Bu mekanizma ile artan AMPK enzimine bağlı olarak vücutta yağlanma sorununun çözülebileceği düşünülüyor. Peki, deneysel bulgulara dayanan bu varsayım insanlar için ne derecede gerçekleşebilir?
Bir Japon sirke üreticisi firma tarafından 3 ay süre ile yüz elli beş obez bireyden yürütülen çalışmanın sonuçları bize bu konuda bir ipucu verebilir. Vücut ağırlığında azalma ve bel çevresinde incelme en erken 4 hafta kullandıktan sonra sağlanabiliyor. Ancak beklendiği gibi yüksek bir yarar gözlenemiyor. Kullanılan miktara bağlı olarak vücut ağırlığında 1-2 kilo azalma, beden-kitle indeksinde 0,4-0,7 puanlık bir düşme sağlanabilmiş. Bu değerler bilmem sizi tatmin eder mi?
Maalesef, insanlarda yapılmış çalışma sayısı bu konuda net bir karar verilebilmesi için yeterli değil. Özellikle etkinin uzun süre kullanımdan sonra ortaya çıkması nedeniyle daha uzun süreli uygulamalarda ne derecede başarılı olur, kaliteli klinik çalışmalara gerek duyuluyor. Önerilen sirke miktar günlük 15 mililitre (750 miligram asetik aside eşdeğer) (bir çorba kaşığı) olarak verilmiş. Tabi asidik içeriği nedeniyle reflü, ülser hastalarının kullanması pek doğru olmayacaktır. Ayrıca bir de kişisel hassasiyeti bulunanlar ve benim gibi sirkeden hoşlanmayanlar var!
Petsiou EI., et al., 2014. Effect and mechanism of action of vinegar on glucose metabolism, lipid profile and body weight. Nutrition Reviews 72, 651-61.
Ok E., et al., 2013. Pomegranate vinegar attenuates adiposity in obese rats through coordinated control of AMPK signaling in the liver and adipose tissue. Lipids in Health and Diseases 12:163.