Halk arasında genel olarak “soğuk algınlığı” olarak tanımlanan, akut viral enfeksiyon insanlarda en yaygın görülen enfeksiyon hastalığı olarak biliniyor. Özellikle kış aylarında bir ısınıp bir soğuyan havalar her yaştan bireylerin hastalanma riskini artıyor. Hastalığa yakalananlarda kişisel etkenlere bağlı olarak farklı derecelerde gelişen yüksek ateş, yutkunma zorluğu, bitkinlik, kas ağrısı, bağ ağrısı, öksürük gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen şikâyetlerin yanı sıra işgücü kaybı ve daha önemlisi ise yol açabildiği ölümler önemli bir sağlık sorunu. Her yıl dünya nüfusunun yüzde 10’nun bu tip enfeksiyonlardan etkilendiği ve çoğunluğu çocuk ve ileri yaşlarda olmak üzere yaklaşık 250.000 kişinin viral enfeksiyonlara bağlı olarak hayatını kaybettiği bildiriliyor. Diğer taraftan, insan hayatı üzerindeki yarattığı ciddi risklerin ötesinde, tedavi harcamaları ve işgücü kayıpları gözönüne alındığında tüm dünya ekonomisi için önemli bir maddi sorun oluşturuyor.
Esas sorun, tedavinin yüksek maliyetine karşılık uygulanan beklenen yararın tatmin edici olmaması. Çünkü hastalığa yol açan etkenler çok farklı olabiliyor. Hastalık oluşumunda başlıca etken olan rinovirüslerin yüzde 10 ile 40 gibi bir yaygınlığı bulunuyor, ancak koronavirüs, parainfluenza virüsü, adenovirüs, ekovirüs veya kokssakivirüs gibi başka virüs tiplerinin de katkısı söz konusu olabiliyor. Ayrıca bir de bunların mutasyonu ile gelişen tipleri var. Dolayısıyla tüm bu virüsler üzerinde etkili olabilecek kapasitede ilaç henüz bulunmuyor. Elimizde mevcut koruyucu ajanlardan biri olan Grip aşısı bir yıl önce tüm dünyada en yaygın salgına yol açan üç farklı virüs tipine karşı hazırlanıyor. Dolayısıyla sınırlı bir koruyuculuk söz konusu, yani tüm etkenler üzerinde etkinlik beklemek mümkün değil. Ancak 65 yaş üzerindeki bireylerin, kronik hastalığı olan kişilerin her yıl eylül ayında aşılanması, risk sayısının azaltılması bakımından akılcı bir yaklaşım olacaktır. İnfluenza virüsleri üzerinde etkili olabilecek sınırlı sayıda ilaç (iyon-kanal blokörleri, nöramidinaz inhibitörleri) bulunmasına karşılık, bunların sınırlı etkileri, hızlı-direnç gelişimi, yan etkileri ve bazılarının yüksek fiyatı gibi sorunlar nedeniyle yaygın uygulanması mümkün olamamaktadır.
Bu kadar olumsuz bir tablo sizi umutsuzluğa mı düşürdü! Peki ne yapacağız? Çaresi var mı?
Öncelikle testi kırılmadan önlemini almak gerekiyor. Yani hastalanmadan önce vücudun direncini artırmak önemli. Bu konuyu sık sık gündeme getiririm. Her şeyin başı KORUNMAK. Özellikle mevsim dönümlerinde, tercihan eylül-ekim ve şubat-mart, bağışıklık sistemini destekleyici bitkisel ürünler alınması önemli.
Bir diğer koruyucu önlem ise antioksidanlar bakımından zengin beslenme; yani renkli meyve ve sebzeleri düzenli kullanmak yararlı olabilir. Yapılan çalışmaların sonuçları üzerinde ileri sürülen yorumlar; influenza A virüsü enfeksiyonuna bağlı olarak vücutta serbest radikal oluşumunun arttığı ve neticesinde vücuttaki sinyal iletişimi ağını uyararak sitokin/kemokin gibi proteinlerin üretimini tetiklendiği ve bunun sonucu hücre ölümü, solunum yolu yangısı ve akciğer hasarına yol açtığı bilgisi yer almaktadır. Bu bakımdan antioksidan desteklerinin, abartılmadan kullanılması düşünebilir.
Yayımlanan çalışmalarda bilinen bazı antioksidanların üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan virüsler üzerinde baskılayıcı etkileri bulunduğu gösterilmiş. Kranberi (vaksinyum), likapa, yaban mersini, kuşüzümü gibi koyu renkli meyvelerin, muhtemelen polifenolik içeriğine bağlı olarak infuenza virüsü üzerinde baskılayıcı etkisi bulunduğu deneysel çalışmalar ile ortaya konulmuş. Yeni bir çalışmada kuş üzümü (Black currant) meyvelerinin influenza A ve B, adenovirus, zatüree virüsü, uçuk virüsü gibi virüslerin çoğalmasını engellediği ve hücre yüzeyine yapışmasını engellediği, ayrıca grip etkeni bir bakteri olan Haemophilus influenzae üzerinde etkili olduğu bildiriliyor. Kranberi polifenollerinin influenza virüsü üzerinde etkisi klinik çalışma ile de ortaya konulmuş. Kranberi’de ayrıca yüksek molekül ağırlıklı bileşenlerin de etkisi gösterilmiş. Kuvvetli antioksidan etkisi bilinen resveratrol’ün de influenza virüsü üzerinde etkili olduğu tespit edilmiş.
Sonuç olarak, soğuk algınlığına yakalanmamak için öncelikle yapılması gereken vücudumuzun savunma sistemini destekleyecek renkli meyve ve sebzelerden yararlanmak gerekiyor. Ayrıca mevsim dönümlerinde yapılacak kürler ile kaliteli besin desteği ürünlerin katkısı sağlanmalı.
Chen KT, Zhou WL, Liu JW, Zu M, He ZN, Du GH, Chen WW, Liu AL., 2012: [Active neuraminidase constituents of Polygonum cuspidatum against influenza A(H1N1) influenza virus]. Zhongguo Zhong Yao Za Zhi. 37(20):3068-73.
Ikuta K., et al., 2012: Antiviral and anti-bacterial activities of an extract of blackcurrants (Ribes nigrum L.). Microbiol. Immunol 56: 805-9.
Nantz et al., 2013: Consumption of cranberry polyphenols enhances human gamm-lamda-T cell proliferation and reduces the number of symptoms associated with colds and influenza: A randomized, placebo-controlled intervention study. Nutrition Journal 12: 161.
Oiknine-Djian E1, Houri-Haddad Y, Weiss EI, Ofek I, Greenbaum E, Hartshorn K, Zakay-Rones Z., 2012: High molecular weight constituents of cranberry interfere with influenza virus neuraminidase activity in vitro. Planta Med. 78(10):962-7.
Sekizawa H, Ikuta K, Mizuta K, Takechi S, Suzutani T., 2013: Relationship between polyphenol content and anti-influenza viral effects of berries. J Sci Food Agric. 93(9):2239-41.