Son dönemlerde ülkemizde gündemde olan bir meyve de Goji. Adından da anlaşılacağı üzere bir Uzak-Doğu meyvesi. Tibette yüzyıllar boyunca sağlık için kullanılan bir meyve. Bitkinin Latince bilimsel adı, Lycium barbatum. Yine altın çilek gibi Solanaceae bitki ailesinden. Batı ülkelerinde de giderek artan bir şekilde tüketiliyor; turuncu-kırmızı renkli meyveleri yenerek, meyve suyu içilerek, kurutulmuş meyveleri ise çay halinde ya da müsli/tahıl karışımları içerisine ilave edilerek kullanılıyor. Türkçe olarak “kurt üzümü” diye adlandırılmış, doğrudan İngilizce adının tercümesi: “wolfberry”. Ülkemizde yetişmiyor, ancak yetiştirmek isteyenler için fideleri satılıyor.
Üç bin yıllık eski Geleneksel Çin Tıbbi dökümanlarında goji meyvelerinin uzun süreli tüketilmesi ile yaşlanmayı geciktireceği ve ömrü uzatacağı kayıtlıdır. Bu nedenle, özellikle yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan kronik hastalıkların önlenmesinde etkili olduğu kabul ediliyor. Dolayısıyla, günümüzün “yaşlanma geciktirici” (antiaging) kavramına uygun bir bitki. Yapılan çalışmalarda bileşiminde karotenoit (zeoksantin türevleri, lutein, beta-karoten gibi), polifenolik (fenolik asitler ve flavonoitler) ve karbonhidrat (polisakaritler; yüzde 40) tipi bileşenler tespit edilmiş. Karotenoit ve flavonoitlerin kuvvetli antioksidan etkisi bulunduğu biliniyor. Dolayısıyla, yaşa-bağlı görme bozuklukları (makular dejenerasyon), kanserler, sinirleri koruyucu (nöroprotektif) etkisine bağlı olarak bunama, Alzheimer hastalığı gibi sorunların önlenmesi ya da en azından geciktirilmesinde etkili olabileceği savunuluyor. Polisakarit tipi (suda çözünür glikokonjugatlar) bileşenlerine bağlı olarak da bağışıklık sistemini düzenlediği ileri sürülüyor.
Yapılan deneysel çalışmalar ile yukarıdaki hipotezler destekleniyor. Ayrıca karaciğeri koruyucu, tansiyonu düşürücü ve kan şekerini düşürücü etkileri tespit edilmiş. Deneysel sonuçlar, goji meyvelerinin yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan bir çok sorun üzerinde koruyucu ve geciktirici etkisi bulunabileceğini ortaya koyuyor. Koruyucu etkilerini özellikle serbest radikal hasarını önleyerek ve bağışıklık sistemini düzenleyerek karaciğer, beyin, göz, böbrek gibi yaşamsal öneme sahip organların yanı sıra damarlar ve sinir hücreleri üzerinde gösteriyor. Diğer taraftan, meyve sineklerinin (Drozofilalar) yaşam süresini uzatması ve farelerde yaşlanmaya yol açan bazı maddelerin oluşumunu (ileri glikasyon son ürünleri) azaltması nedeniyle yaşlanma üzerinde sadece dolaylı değil doğrudan da etkili olduğu ileri sürülüyor.
Uzak-doğuda meyvelerin yüzlerce yıldır kullanılmasına rağmen bilimsel kriterlere uygun klinik çalışma sayısı son derece az. Çin haricinde bir ülkede (Amerika Birleşik Devletleri) yürütülmüş tek bir çalışma var, o da 2008 yılında yayımlanmış. Otuzbeş gönüllü iki gruba ayrılıp 14 gün boyunca her gün bir bardak (120 mililitre) goji meyve suyu ya da renk ve lezzet olarak benzeyen etkisiz bir içecek verilmiş. İlk gün ve süre sonunda yapılan değerlendirmelerde goji içenlerin kendilerini daha enerjetik hissettikleri, stresden etkilenmedikleri ve mide-bağırsak işlevlerinin daha düzenli olduğu tespit edilmiş. Çin’de 50 gönüllüde (55-72 yaşları arası) 30 gün goji uygulanması ile beden antioksidan kapasitesinin belirgin bir şekilde artış gösterdiği bildiriliyor.
Sonuç olarak, deneysel bulgular goji meyvelerinin yaşlanmaya bağlı gelişen kronik sorunların geciktirilmesinde yararlı olabileceğini gösteriyor. Ancak bu bulgular izole hücreler ya da deney hayvanları üzerinde yürütülen deneylere ait. İnsanlarda ne derece etkili olabileceğini gösterecek klinik deney sayısı çok az.
Riski var mı?
Bilinen herhangi bir risk yok. Ancak bitki Solanaceae ailesinden olduğundan içerisinde bu grup bitkilere özel alkaloitler bulunmaktadır. Mesela, patlıcanda bulunan nikotin gibi. Goji meyvelerinde de eser miktarda zehirli bir alkaloit olan atropin bulunmuş. Ancak miktarı normal koşullarda insan sağlığı için bir tehlike teşkil etmiyor.a